BELİ BÜKEN YÜK!.

Ne ola ki!, bu yük?!. Henüz Vahy gelmemiş, görev verilmemişti!.

Sûre (İnşirah) Mekkîdir; Mekkî süreler kısadır (bi kaç âyet) ve bu  sûrenin iniş sırası yaygın kanaate göre 12. sıradadır; henüz çok erkendir.

Siyer ve meğazî yazarları Efendimizin hayatını anlatırlarken;  müfessirler de ‘ve vecedeke dâllen fehedâ’ âyetini tefsir ederlerken bu yükü, cahiliye dininin içinden çıkamamak, hidayeti bulamamak, ne yapacağını şaşırmak şeklinde açıklarlar.

Şuarâ ve Kasas surelerinde de Hz. Mûsâ (a.s.)’ın vahiy inmeden önceki hâli, kendi dilinden şu iki kelime (dâll ve zulm); (... “ve ene min-ed dâllîn.” ve “innî zalemtü nefsî...” Şuarâ, 20. Kasas, 16.). Efendimizin Vahy öncesi hâli de ‘ve vecedeke dâllen fehedâ’ = “Biz Seni ne yapacağını bilmez bir hâlde (dâllen) bulduk ve hidâyet vererek doğruya yönelttik.” şeklinde ifâde edilir. 

İnsan, kendi kendine hidâyet bulamaz; ona Rabbi hidâyet bahşeder; Rabbine yönelirse...

Efendimizin cahiliye karanlığı içindeki yönelişi Rabbine idi ve O’na en iyi Hira’da yönelebiliyordu; orada O’nu arıyordu ama O, her yerdeydi; henüz O (Efendimiz), bunu bilmiyordu.

Efendimizin İslâm öncesi hayatını, pîrûpâk gösterme gayreti içinde olmak, en hafif tabiriyle işgüzarlıktır, Kur'ân’ın bu ve benzeri ayetlerini (Şûrâ, 52. ... Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin...) keyfî yorumlamaktır.

Böyle bir "İnsan-Peygamberi" biz suçlu-günahkârlar nasıl örnek alabiliriz?!. 

Önemli olan, bilmemek değil, bilmeyi istememektir. O, bilmek istiyordu ve düzenli olarak Hira’ya çıkıyordu; ki bilince, doğru yaşasın ve hidâyete ersin...

Hidâyete erince de, insanlığı hidâyete erdirsin; onları şaşkınlıktan kurtarsın.

‘Beli büken yük’, işte bu yüktü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET