HÜSN-KUBH

Hüsn-kubh, iyilik-kötülük diye çevrilir. Hüsn, HSN (Hesene)’den güzellik; kubh, QBH (Kabeha)’dan çirkinliktir; aslında iyilik, hayr; kötülük şerdir. Kelâm’da iyilik-kötülük meselesi hüsn-kubh meselesi olarak; felsefede bu mesele, teodise meselesi olarak ele alınır.

Bu mesele, Tanrı, iyidir (mükemmeldir), iyiliği yaratır da, kötülüğü de yaratır mı, yaratıyorsa niye yaratır?, sorusu etrafında şekillenir.

Tanrı dışında herkes, her şey noksandır, eksiktir; kötülük bu eksiklikten kaynaklanır. Böyle bakınca, kötülük Tanrı’dan kaynaklanmaz ama bu sefer de Tanrı, yarattıklarını niye eksik yaratmıştır? sorusu akla gelir. Akıl bu soruyu sorar da, bu sorunun cevabının “mükemmellikte” olduğunu bilmez/bilmek istemez, kurnazlık yapar; âdetâ kendi tanrı olmaya kalkar ve Tanrı’yı sorgular.

Tanrı dışında her şey (herkes, bişey bile) “mükemmel” olsaydı, her şey (o şey, o kimse) Tanrı olurdu, Tanrı olmanın bir anlamı kalmazdı. 

Kimse Tanrı olamaz ama Tanrı, yarattığı noksan varlıkların “mükemmel” olmasını, onların kötülükten uzak durmasını ister.

Kötülüğü O yaratmaz; kötülük, O’nun yarattığı eksik-noksan (mükemmel olmayan) varlıkların fiilidir/işidir.

Ne kadar az kötülük = o kadar çok mükemmellik; ne kadar çok kötülük = o kadar çok eksiklik/noksanlık...

Bir insan ne kadar çook iyilik yapmak istese ve yapsa da yine asla “Tanrı gibi”! olamaz; Tanrı hiç olamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET