TAKTİK

Stratejik hedeflere ulaşmak için uygulanan her türlü hizmetin ve eylemin her biri.

İslâm’ın stratejik hedefi, Allah’ın hükmünü yeryüzünde hâkim kılmak ve insanlar arası ilişkileri adâlet ve hakkâniyet esaslarına oturtmak.

Efendimiz, Medîne’ye hicret edince, bağımsız bir güç = toplum = devlet kurdu ve ‘Biz buradayız, bu bölgelerde Bizim varlığımızı görmezden gelemezsiniz’! demek için Kureyş’in Suriye ve Yemen ticaret kervanlarına seriyeler çıkararak Kureyş’e mesaj verdi; bölge kabileleri ile de antlaşmalar yaptı.

Mesajı güçlü bir şekilde alan Kureyş, 624’de Bedir’de hesaplaşmaya geldi. Yenildi. Üst düzey Kureyş liderleri öldürüldü. 

Bedir, siyasî, ekonomik ve psikolojik yönleri ile çook iyi değerlendirilmeli. Bedir, siyasî ve ekonomik olarak tam bir tanıma/tanınma; psikolojik olarak da tam bir zafer ama bu zafer, sadece insan kaynaklı bir zafer değil. “... Attığın zaman, sen atmadın, Allah attı...” (8/17) âyeti bu savaştan sonra inmiştir. Müfessirler bu âyeti, her ne kadar ganimet paylaşımı ile ilişkilendirseler de âyet, (psikolojik) bir terbiye = had bilme = bildirme âyetidir. Uhud, bunu teyid eder. Âyetten yeterli ders alınmadığı için Uhud’da “aç gözlülük ve acelecilik”! yapılmış ve bu, Müslümanları hezimetle yüz yüze getirmişti.

...

Stratejiyi biz göremez, fark edemeyiz ama zihnimiz “bir köşesinde veya kalbimizde” o hep vardır; o, orada olmasa, her (taktiksel) eylemimiz dağınık kalır ve düzensiz görünür.

Stratejiyi, işletme dilinden din diline transfer edersek, sanırım ona “Allah Rızası için sistemli iş yapma”! diyebiliriz. Allah Rızası için ama bütüncül sistemden (stratejiden) kopuk olarak (= parça parça) yaptığımız her iş, bizim gücümüzü zaafa uğratır, bizi plansızlığa-programsızlığa ve umutsuzluğa sevk eder. Hayatımızı anlamlı bir stratejiye oturtmak için “kollektif bilinç” = liderlik ve cemaat = devlet şarttır; tek kişi böyle bir görevin üstesinden gelemez.

İslâm, bireyin ve toplumun stratejik hedeflerini sadece bu dünya ile de sınırlamaz; âhirete = ebediyete taşır. 

Var mı böyle bir din = düzen?!.

Yoksa, bu büyük stratejinin bir parçası olan taktiksel eylem(ler)deki can kayıplarının şehitlik olarak nitelenmesi, neyle ve nasıl açıklanabilir?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET