II. BEDİR

I.Bedir’de Kureyş çook ağır bir yenilgi almış; Uhud’da “nisbeten” rahatlamış ama kesin bir sonuç alamamışlardı. Kesin sonuç : Efendimizin hayatına son vererek, Medîne İslâm Devleti’ni yok etmekti.

Bir ara, Uhud’ta Muhammed öldürüldü şâyihası yayılmış, buna müşrikler çook sevişmişlerdi ama Efendimiz yaralı hâlde, yanında 20-30 sahabesi ile birlikte Uhud Dağında bir oyuğa sığınmıştı.

Ebû Süfyan, Efendimizi(n nâşını) arıyordu; müşrik Mekkeliler de şehitlere (özellikle Hz. Hamza’ya) müsle yapıyor = karınlarını yarıyor, iç organlarını çıkarıyorlardı. Ebû Süfyan, yukarıdaki kalabalığı gördü ve onlara Efendimizi sordu. Efendimiz Hz. Ömer’i sözcü tayin etmişti. Hz. Ömer : “O yaşıyor, sağ.” dedi; Ebû Süfyan küplere bindi. Ne duruyorsunuz!, aşağıdaki “ölülerinize sahip çıkın, insanlar onlara müsle yapıyor; her me kadar ben razı olmadımsa da ses de çıkarmadım...  sizinle seneye Bedir’de tekrar görüşelim.” dedi; Efendimiz de Hz. Ömer’e “olur, görüşelim” de, dedi.

İşte Uhud’dan bir sene sonraki Bedir, bu II. Bedir, buna Sevik Gazvesi de denir. Bu Bedir’in zamanı yaklaştığında, Müslümanların ve müşriklerin kendi aralarındaki psikolojiye bakmak gerekiyor. Ebû Süfyan,  bu savaşa hazır değildi ama verdiği sözden de dönmek istemiyordu; dönerse, liderliği/prestiji büyük yara alacaktı. Mekke-Medîne arasında ticaret yapan Nuâm b. Mesûd’a şöyle bir teklifte bulundu. Müslümanların gözünü korkut!, onlara de ki : “Ebû Süfyan çook güçlü bir ordu hazırladı, size son darbeyi vuracak... Eğer onları bu savaştan (= Bedir’e gelmekten) vazgeçirebilirsen sana helâlinden 20 deve.” Bir kısım (= çook az) Müslüman hariç, Efendimiz ve yakın ashabı bu “yaygaradan” hiç etkilenmedi, Efendimiz, insanların = Müslümanların motivasyonunu güçlendirmek için “tek başına da olsam o Bedir’e gideceğim.” dedi.

Gidildi.

Üç gün üç gece orada Ebû Süfyan’ın ordusu beklen(il)di. Ebû Süfyan, (Mekkelilere) korkak olmadığını ispatlamak için (öylesine!) bir ordu hazırladı ama yarı yola gelince, kuraklığı bahane ederek, başka zaman daha güçlü bir şekilde geliriz, diyerek Mekke’ye geri döndü = kaçtı. Kaçarken de yükümüz hafif olsun = hızlı kaçalım, yakalanmayalım diye develerdeki erzaklarını, yüklerini terk ettiler. Bu yüklerin çoğu sevikten= undan oluşuyordu; işte bundan dolayı bu gazveye Sevik Gazvesi adı verildi.

Esasında Ebû Süfyan’ın itibarı yerle bir olmuştu; itibar Kureyş için her şeydi; Ebû Süfyan bu itibarını tekrar nasıl kazanacaktı?!.

Bir çook kabile ile ittifak yapıp, çoook güçlü bir orduyu Hendek için hazırlayarak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET