ESKİ BİR HİKÂYE ve VEFÂ

Bu hikâye, Abdülmenâf’ın oğlu Nevfel ile yeğeni (Nevfel’in kardeşi Hâşim’in oğlu) Abdulmuttalip arasındadır, sikâye için tahsis edilen erkâh arazilerini “el koyma” meselesi yüzündendir. Nevfel b. Abdülmenâf bu arazilere el koyunca, Abdulmuttalip anne tarafı = dayıları Neccâroğullarından yardım istemiş onlar 70-80 kişilik bir grupla gelmişler,  olup-bitenleri diğer kabileler de izlemişler ve Abdulmuttalib’e hak vermişlerdi. Bu olay, Abdulmuttalib’in “öne çıkmasına ve liderliğine” sebep olmuştu.

Ben, bu hikâyeyi Tâif’e bağlayacağım. Efendimiz Tâif’ten Mekke’ye dönemiyordu, himâyesiz kalmıştı, Ebû Tâlip vefat etmişti; Mekke’ye girerse öldürülebilirdi, can güvenliği yoktu. Onu birinin himâye etmesi gerekiyordu. Mut’îm b. Adî aklına geldi. O, ablukanın kaldırılmasında aktif görev almış, açıkça Efendimize cephe almamıştı. Mut’îm, Nevfel’in torunu, Adî’nin oğludur ama “müşfik bir müşriktir.”!.

Bedir esirlerinin karşılıklı takas görüşmelerinin sağlandığı heyetin içinde Mutim’in oğlu Cübeyr de vardır ve Efendimiz ona : “Eğer baban yaşasaydı ve senin yerinde olsaydı, tüm esirleri serbest bırakırdım.” demiştir. (Müsned, IV,80. Buhâri  Farz-ul Humus, 16.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET