7.YY'DA MEKKE'DE GÜNDELİK HAYAT

Bu yazı, bir çıkarım = “bir tahmin” ve bir muhayyile ürünü!.

Yemen-Suriye ticaret yolu (= Orta İpek Yolu) Mekke’den geçmeye, develer harıl harıl çalışmaya başlayınca, Mekke tüccarları - ki bunların ağırlıklı kısmını Ümeyyeoğulları (Ebû Süfyan vb.) oluşturuyordu – çook zenginlediler. Bu da gündelik yaşama ve giyim-kuşama yansıdı. Altından kaplar-kacaklar, çatal-bıçaklar, ipekten elbiseler alındı; övünç ve gösteriş için “mükellef ziyafetler” verildi; atlar, avratlar ve silahlar “cilâlandı.”; konaklar teşrif edildi; zenginlik, bir tefâhura (= övünmeye, övünce) dönüştürüldü.

Önceden Kâbe’nin hizmetçisi (bugünkü karşılığı hâdim-ül harem/eyn!)  olmakla övünen Kureyş, şimdi malla (= zenginlikle) övünür hâle geldi (= Hılf-ül Ahlâf = Yeminliler İttifâkı). İçlerinden bir damar (Hılf-ül Mutayyebîn = Güzel Kokulular İttifâkı) hâlâ Kâbe hizmetçiliğinin en büyük övünç kaynağı olduğunu söyleyegeldi. Bu iki ittifâkın ilkini Abdülmenâfoğulları, ikincisini Abduddâroğulları temsil ediyor ve yönetiyordu. Bu kabilelere bağlı çok sayıda küçük kabile de ittifaklara dâhildi. İlk ittifak, hizmeti; ikincisi, serveti temsil ediyordu. İlki, insanlara (özellikle köle ve cariyelerine) merhametli; ikincisi, acımasız ve gaddar davranıyordu... (Tekrar hatırlatıyorum, bütün bunlar büyük oranda tahmin ve hayal!.)

7. yy’da Mekke’de çoğunluğun yaşadığı gündelik hayat, çook zor ve çook meşakkatli idi. Bir taraftan çook küçük bir azınlık aşırı zengin, diğer taraftan çook büyük çoğunluk aşırı fakir = yiyecek ekmeğe, giyecek elbiseye muhtaçtı. Kimsesizler eziliyor; insaflılar, vicdanlılar onlara sahip çıkmaya çalışıyordu. Hılf-ül Füdûl = Fâziletliler İttikâkı, bunun için kurulmuştu. Efendimiz de risâletten önce bu ittifaka katılmış ve çok daha sonra, ‘bu yaptığım işi kızıl tüylü deve sürüsüne değişmem, yine olsa niye yaparım’, demişti. Kızıl tüylü deve, develerin en asili, en iyisi, en gözdesi, üstelik bir “sürü kızıl tüylü deve”!. Deve, o gün Arab’ın “mercedesi” idi.!.

İslâm, böyle bir yaşamın içine geldi ve insanlara adâleti, merhameti, hakkâniyeti armağan etti. İslâm’a ilk kulak verenler, kölelerdi, müstez’aflardı = zayıflardı; karşı çıkanlar da ekâbirler, zengin şımarıklar ve mevcut düzenden nemalananlardı.

Muhayyilem buraya kadar çalıştı; bundan sonrasını sizin muhayyilenize havale ediyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET