KÂLÛ : BELÂ ÂYETINİ ANLAMAK
Âyet, A’raf, 172’de; önce âyetin mealini vereyim.
“Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini aldı (= çıkardı) ve kendilerini = onu/onları nefislerine (= kendilerine) şahit tuttu. Ben, sizin Rabbiniz değil miyim? (dedi). (Onlar da) Elbette (= evet Rabbimizsin = belâ), biz buna şâhidiz, dediler. (Bunu) Kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu, demeyesiniz diye (yaptı).”
Alınan “şey = zürriyet”!, Âdem’den değil, Âdemoğullarından. = Bizden, her birimizden, her birimizin sırtından alındı. = Babalarımızın sülbünden alındı. “O su (= sülb) sırt ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” (86/7.) Bazı mealler, kaburga kemiklerine kadın göğsü anlamı verseler de, bu zorlama bir yorumdur; çocuk babaya nisbet edilir; baba, tohum; ana, tarladır. “Nisâüküm harsün leküm...” (2/233.)
Kendilerini nefislerine (= kendilerine) şahit tuttu. Bu şâhitlik, insanın akıl-bâliğ olmasından sonra, kendini Rabbinden başka hiç kimsenin yaratamayacağını anlaması ve O’na kul olması, şeklindedir.
Soru = Ben, sizin Rabbiniz değil miyim? sorusu, bunun için sorulmuştur. İnsan da bu soruya Elbette = Evet (= Belâ) demiş, elbette = evet (= belâ) cevabını vermiştir.
Aklı başında hangi insan, bu soruya “hayır ya da bilmiyorum” diyebilir?!. Bütün dünya bir araya gelse, bir insan --- değil bir insan, bir sinek --- yaratabilirler mi?!. (Bknz. 22/73.)
Bu akılsız = ahmak, kendi yaratılışı üzerinde (bile) düşünmeyen insan, yarın (= kıyamet gününde) benim bundan haberim yoktu, diyebilir!!.
Not : Bu âyeti, insanın aklının er(e)meyeceği bir âleme (= ruhlar âlemine) taşımak, aklı zorlamak ve karanlık kuyuya taş atmaktır.
Allah-u A’lemü BimurâdiHî.
Yorumlar
Yorum Gönder