BÖBÜRLENME

Kelimenin Arapça karşılığı, büyüklük gösterme anlamındaki tekebbür; zıttı ise, tevâzû, alçakgönüllülük.

Şeytan, tekebbüründen dolayı şeytan oldu. = “en tetekebbera”. (7/13.)

Şeytan, neyine güvendi?

İlmine. Bilgisine.

Başka nelere güvenilerek tekebbür gösterilebilir = büyüklenilebilir = böbürlenilebilir?!.

Mala = maddî zenginliğe. Kârun böyle yapmıştı.

Saltanata = siyasî güce = makâma. Firavun böyle yapmıştı. 

Şeytan, ilminden dolayı tekebbür etti = büyülendi; Firavun, gücünden dolayı tekebbür etti = büyülendi, “ene rabbükümül a’lâ” (79/24) dedi; Rabbimiz de onları aşağıların aşağısına attı. “... fehruc inneke min-es sâgırîn. = çık git ordan!, senin artık (Benim Gözümde) bir değerin kalmadı!, küçüldün!” dedi. (7/13.)

Bu durumu, 95. Sûrede (= Tîn Sûresi) beş kez yapılan yeminden sonraki “ahsen-i taqvîm ve esfel-i sâfilîn” bağlamına oturtur; iman ve sâlih amel istisnâlarına bakar; imanı, Rabbe = O’nun emrine güven; sâlih ameli de bu güvenin teyidi = delili = isbatı olarak okuyup-anlarsak, mesele büyük ölçüde hâllolur.

Rabbimizin dışında neyimize güvenebiliriz?!.

Peygamberler bile, Peygamberliklerine güvenmemişler!. Efendimiz, kızı Fâtımâ’ya : “Bana güvenme!.” demiştir. Hayber’de önemli miktarda ganimet elde edilmiş, Hz. Fâtımâ, bu ganimetlerden Babam bana da bişeyler verse de biraz rahatlasam demiş --- kendi isteyememiş, istetmiş ---; Efendimiz de Ona : “Bedir yetimleri varken, sıra Sana gelmez, evlâdım!.”, demiş ve Ona : Sana o ganîmetlerden daha hayırlı bişey vereyim mi, buyurmuş ve namazın sonunda tesbihte çektiğimiz üç hatırlatmayı = zikri (= Sübhânellah. Elhamdülillah. Allah-u Ekber.) tavsiye etmiştir. Ekber, En Büyük, Ulu, Azametli, Kebîr, Kibriyâ demek. Habîb-i Kibriyâ, Efendimiz için kullanılır ama buradaki Kibriyâ, Allah’a karşılık gelir, Allah’ın Sevgili/si/Dostu demektir; hiçbir kul için, Peygamber dahi olsa, Kibriyâ terimi kullanılmaz. Kibir, tekebbür hiçbir kula yakışmaz. Hiçbir kul, elindekilerle övünmez, övünmemeli. Övgü Allah’a hastır, mahsustur. = Elhamdülillah.

Övgü, Allah’a tahsis edilirse, kula övünecek = böbürlenecek bişey kalmaz ve kul sadece Rabbi olan Allah’ı tesbih ve tenzih eder  = Sübhanellah.

“LeHü-l Mülk’ü ve leHü-l Hamd’ü ve Hüve alâ külli şey’in Kadîr.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET