KOMUTAN ve DİPLOMAT

Komutan : Halid b. Velîd; Diplomat : Amr b. As.

Halid b. Velîd, Uhud Savaşında, savaşı tersine çeviren kumandan. Bu savaş sonrasında Ebû Süfyan ona “mareşallik rütbesi”! vermişti.

Amr b. As, Kureyş’in Habeşistan’a (= Neçâşî’ye) elçi olarak gönderdiği adam.

Bu iki sahabî, Efendimiz ve ashabını, umre (= umret-ül kazâ) yaparken uzaktan = dağdan izlerler (Umret-ül kazâ, bir yıl önce umre için Hudeybiye’ye kadar gelinip, yapılamayan ve anlaşma gereği bir yıl ertelenen umre.) ve Onlardaki düzene, disipline, vakara hayran olurlar ve kendilerini ciddî bir muhasebeye çekerler.

Halid b. Velîd’in kardeşi (Velid b. Velîd) daha önce Müslüman olmuştur ama Halid, kardeşi ile irtibatı kesmemiştir. Efendimiz, Halid’in kardeşi Velid’e Hâlid’i sormuş; Velîd, bunu kardeşine söylemiş, Hâlid’de bu, “önemli bir iz” bırakmıştır!...

Amr b. As, bölgenin stratejik yapısını çook iyi bilen, bölge liderleri ile iyi ilişkiler kurabilen, gelişmeleri iyi okuyabilen bir zekâ...

İki isim de, umret-ül kazâ sonrasında Müslüman oldu; onlarla birlikte Kâbe’nin anahtarlarını elinde bulunduran (hicâbe görevlisi olan) Osman b. Talhâ’nın adı da geçer. Bu üç ismin Müslüman olması, artık Mekke’de herkesin rahat bir şekilde Müslüman olması anlamına gelmektedir.

Ben, 57/Hadid, 10. ayetten cesaret alarak, o dönem Müslümanlarını veya Müslüman olmayı iki gruba ayırmak istiyorum. Hicretten önce Müslüman olanlar = Zor zamanların Müslümanları ve Hicretten sonra Müslüman olanlar = Kolay zamanların Müslümanları.

Bu iki (Osman ile üç) ismi ve Mekke’nin Fethinden sonra Müslüman olanları (= tülekâ’yı) kolay zamanların Müslümanları kategorisine sokuyorum. Halid b. Velîd ile Amr b. As’ın daha sonraki hayatları elbet bir ve aynı değil. Efendimiz, Halid b. Velîd’i Müslüman olmasından sadece üç ay sonra Mûte Savaşına komutan tayin etmiştir. O, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer döneminde de hep komutandır; bazen kendi re’yine göre hareket etmiş ve komutanlıktan azledilmiştir. Sûriye, Filistin gibi bölgelerde orduya hep komutanlık etmiştir.

Amr b. As’ın Umman, Mısır ve Kudüs’ün fethinde askerî ve diplomatik başarıları vardır. Hz. Ömer ve Hz. Osman döneminde Mısır Valisidir. Hz. Osman’ın ölümünden sonra Hz. Ali ile sorunlar yaşamış ve Muaviye’nin tarafına geçmiştir. Muaviye, o zamanlar Şam’dadır;  Amr b. As, Muaviye’nin en güvendiği adamlardandır. Sıffın’de Hz. Ali’ye yenilmek üzereler iken, Kur'ân-ı Kerîm sayfalarının mızrakların ucuna takılmasının mûcididir.!... Hakem tayininde Muaviye’nin hakemidir... Hz. Ali’nin hakemi Ebû Mûsâ El-Eş’arî’yi kündeye getiren adamdır... Arapların dört dâhisinden biridir. (Diğerleri : Muaviye b. Ebû Süfyan. Muğîre b. Şu’be. Ziyad b. Ebîh.)

Keskin zekâya ve dehâya sahip biri, sağlam bir burhana (= vahye) dayanmazsa, o zekâ (= dehâ) insana olmadık şeyler yaptırır ve doğal bir şekilde akan nehrin yatağını saptırır.

Muaviye (= Emevîler), doğal bir şekilde akan (İslâm) nehrin yatağını değiştirdi; adâletin ve hakkâniyetin yönünü/yüzünü tekrar asabiyete ve saltanata dönüştürdü. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET