MÜNTEQÎM

(Şimdiye kadar bu platformda günlük tartışmalara yer vermek, polemiğe girmek istemedim. Prof. Sinan Canan’ın bir televizyon kanalındaki “talihsiz ve özensiz sözleri” üzerine Prof. Mustafa Öztürk bir video çekmiş; onu da bir abim bana gönderdi, sen ne düşünüyorsun dedi; bu yazı bunun için kaleme alındı.)

Münteqîm : İntikam alan. Rabbimiz de Müntakim (El-Müntekîm) ama Rabbimizin müntekımliği bizimki gibi değil. O, bir zarar görmemiştir ki “intikam” alsın!. O, kullarının zararını telâfî için intikam alır; kulları : “tamam Ya Rabbî, tatmin oldum, hakkımı aldım, yeter” deyince, Allah-u A'lem, O’nun Rahmeti ve Merhameti devreye girer.

Kanımca O, kullarını Kendisine şirk koştu diye dahi ebedî olarak yakmayacaktır ama Mü’min kulları gibi de rahatta bırakmayacaktır. (İkisini --kimseyi-- aslâ aynı seviyeye getirmeyecektir.) O’nun sonsuz çeşitlilikte imkânları vardır; her imkân bir ve aynı değildir. Huld = Sonsuzluk, bu anlamda hem imkân sonsuzluğu hem de hayat sonsuzluğudur. Burada Ebed, zamana; Huld, mekâna ve imkâna karşılık gelir diye düşünüyorum. Hâlidîne fihâ ebedâ = cennette ve cehennemdeki sonsuzluk, kademeli = hiyerarşik bir yaşamı = zaman ve mekânı ifâde eder. O = Rabbimiz, orada da o zamanın ve mekânın dışındadır, O’nu orada da zaman ve mekân kuşatamaz, sınırlayamaz. Dolayısıyla O’nun intikamını = El-Müntakim oluşunu O’nun düzeyinde biz algılayamayız. Sözün başında söylediğim gibi O, Kendisine şirk koşulmaktan dahi herhangi bir zarar görmemiştir ki, “kişisel bir intikam” alsın. İnsanların O’na şirk koşması, bizim buradaki yaşamımıza (düzenimize = dinimize) zarar verir, O’na değil. Burada bu düzeni bozanlar, Allah’ın dinini tanımayanlar, insanlara, doğaya = canlı-cansız her şeye zarar verdikleri oranda cezalarını çekince = herkes ve her şey onlardan hakkını = intikamını alınca, “biraz rahatlayacaklar” ama bu rahatlık onları yine memnun etmeyecek; çünkü çook daha büyük rahatlıklardan mahrumiyet, onlara azab olarak yetecek; içlerindeki pişmanlık hiiç mi hiiç sönmeyecek!.

Cennetlikler bile, niye daha iyi kulluk yapamadık diye “hayıflanacaklar”!.

Allah-u A'lem.