NİÇİN?

O kadar çook işim var ki!...

“Emekli adamın birisin, bu kadar çok ne işin olabilir ki senin?.” diyebilirsiniz. 

Emekliyim ama gerçekten çok işim var; o işlerin tümünü yapacak vaktim de yok = işlerin tümünü yapmaya vaktim (ömrüm) yetmiyor.

Ne yapıyorum?

Uykudan kalkabildiğime şükrediyor ve gecenin uyanışını, güneşin (seherin) doğuşunu seyrediyorum, sessizliği dinliyorum...

Kafamda bir düşünce şekilleniyor, o şekli anlamaya çalışıyorum. Bu şekli benden önce başka anlayan olmuş mu, diye kitaplara bakıyorum. Kitaplar beni başka şekillere götürüyor... içimdeki ses : “Biraz gözünü yukarı çevir, gökyüzüne bak, diyor; on-on beş dakika gökyüzüne bakıyorum. Gökyüzünün gece görünümü ile gündüz görünümünün farkını düşünüyorum; yerden yukarı çıkamadığım için gökyüzünü içime çekiyorum...

...

Çiçekler susuz kalmış, kalkıp çiçekleri suluyorum. Onları sularken dallarına, yapraklarına bakıyorum; hayalim, dünkü hâlleri ile bugünkü hâllerine gidip-geliyor.

Acıkıyorum. Yiyeceğim ve içeceğim şeylere bakıyorum, soframda hazır bulunan bu şeyler için, onları yiyebildiğim-içebildiğim için şükrediyorum; şükrümü namazla yapayım diye kalkıp bir “abdest” alıyorum; bedenimi ve ruhumu temizliyorum!. Başımı temizlerken (meshederken) aklıma “temiz bir düşünce” geliyor, şunu yazayım diyorum; yazarken, ‘olmadı, o öyle değil şöyle olmalıydı’ diyorum... acaba böyle değil miydi diye gidip Kitâb’a bakıyorum.

Yoruluyorum. Havasız kalıyor, boğuluyorum. Biraz dışarı çıkıp yürüyüş yapayım diyorum; yürürken, zihnim de yürüyor.

Nereye?

Bilmediğim bir yere. Zihnimi durduramıyorum. Bazen zihnim yüreğimin kapısını çalıyor. Zihnim ve iradem, “yüreğinin götürdüğü yere git.”, diyor; tereddüt ediyorum.

Gittiğim yeri bilmek istiyorum. 

Arıyorum. Yalvarıyorum.

...

Evde şu bitmiş, bu bitmiş, deniyor; markete, pazara gidiyor, onları alıyorum. Onların benim için markete, pazara kadar geldiğine şükrediyorum; eğer onları kendim yetiştirseydim!, ya da musluğu çevirince akan suyu gidip bir kuyudan kendim çekseydim, ... bu yaptığım işleri nasıl yapacaktım diye düşünüyor, hayatı bana kolay kılan Rabbime şükrediyorum. 

Bu şükrü hakkı ile yapamadığımı da biliyorum, daha iyi nasıl yapabilirim diye endişeleniyorum.

Gördüğünüz gibi emeklilik rahat bişey değil.

Yapacak çook işim var; çoğunu yapamıyorum.

Pekiî, yaptığım işleri niçin yapıyorum?.

“Kendim için.” Ben ‘bencil’ biriyim. Sizin aklınıza belki “Allah için” gelebilir; ister inanın ister inanmayın “Allah için” olanı bile!, ben “kendim için” yapıyorum; Allah’ın bişeye ihtiyacı olmadığını biliyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET