EHAD

Ehad, Arapça bir demek. Vahid de bir. İki bir, farklı bir. İlk bir, ideal ve bölünmez bir; ikinci bir, aritmetiksel (matematiksel) ve bölünebilir bir bir.

Matematiksel (aritmetik) bir, tanenin, adedin, bölünebilirlerin biri; ideal bir, parçalanamayan Samed olan bütünün, İlâh’ın Bir’i, bu Bir’i başka hiçbir şey “kullanamaz.”!.

“Qul : Hüve-l Allahu Ehad.”

‘De ki onlara : O Allah’tır ve Bir’dir.’

Onlar O Bir’i başka birlerle karıştırıyorlar. Söyle onlara : O Bir başka Bir’dir; onların bildiği bir gibi değildir.

O, diğer birleri bir (fert, tane) yapan = yaratan Bir’dir. O birler, O’nun birlemesi ile bir olurlar; O, onların birliğini istediği zaman bozabilir; onlarda zaten “Saf birlik” yoktur. Ali, bir insandır ama onun insanlığında biçook şey (iyilik-kötülük = taqvâ ve fücur) vardır, biçook şey gizlidir. 

O Allah, “Saf Bir’dir.”!. Es-Samed’dir = ‘İçinde’ başka bişey olmayan Som Bir = Saf Bir’dir. O’nun ‘İçinde’ herhangi bir çatışma olmaz. O’nun ‘İçi ve Dışı’ yoktur, O, ‘İç ve Dış’ olarak da bölünemeyen Bir’dir.

Aritmetiksel (matematiksel) biri biz, duyularımızla algılarız, onlar sûret alırlar; Saf Bir = Som Bir = İdeal Bir, duyularla algılanamaz, kalple (duygularla) ve akılla algılanır = idrak edilir.

O, Kendinde Bir’dir. Bizâtihî Bir’dir. Kant’ın Numen’ine karşılık gelen ve Kendinde Şey (Ding an Sich) dediği Bir’dir ama tam o da değildir, çünkü O, onun tasavvuruna da sığmaz; O, İhlâs’ın dediği Bir’dir.

O Bir’i, hiçbir bir kuşatamaz.

O, onların vasıflandırmalarından münezzehtir = Sübhânellah.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET