AÇLIKLA BESLENMEK!

Açlıkla beslenmek!

Kafayı mı yedin sen, böyle şey mi olur?, demeyin; olur.

Mide yemekle beslenir; kafa ve kalp açlıkla. Bilgiye açlık, aklı; imana açlık, kalbi besler; akıl da doymaz, kalp de; ikisi de “göz gibi oburdur”!.

Midesini düşünenin önünde (elinde-avucunda) dünya kadar mal (para) olsa, daha fazlasını ister, doymaz; bilgi de iman da bunun gibidir; sadece imandaki îkân (şüphe içermeyen iman), farklıdır; o, kendi doymasa da doyurur; onu doyuran, sadece Rabbidir.

...

“İbrâhim (kavmine) : Neye kulluk ettiğinizi hiç düşünüyor musunuz?  dedi. Siz ve geçmiş atalarınız. (Bilin ki!) benim dostum yalnızca âlemlerin Rabbidir. O’nun dışındakilerin hepsi benim düşmanımdır. Beni yaratan ve yol gösteren O’dur. Beni yediren ve içiren O’dur. Hastalandığım zaman bana şifa veren. Beni öldürecek ve tekrar diriltecek olan ve din günü hatamı bağışlayacağını umduğum O’dur.” Rabbim bana hikmet nasip et (karşılıksız hüküm ver), beni sâlihlerin arasına dahil et, sonrakiler arasında güzel bir ün ile anılmamı nasip et ve beni nimeti bol cennetinin mirasçılarından eyle.” (26/Şuara, 75-85.)

‘Açlıkla beslenenin’ duası (besini), işte böyle olur!. Onu Rabbi doyurur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET