ALLAH İÇİN

Hz. Ali Efendimize atfedilen, “Bugün Allah için ne yaptın?” sözü, zihnimi sürekli meşgul etmiş ve ‘Allah için ne yapılabilir, Allah için bişey yapmak ne demektir?’ diye epey düşünmüşümdür. 

Nasıl bir karara vardım? 

Biz, Allah’a bişey yapamayız, Allah için bişey yapılmaz; her ne yapıyorsak ya kendimiz için ya da başkaları için yaparız/yapıyoruzdur; başkaları için yaptığımız şeyleri, onlardan bi karşılık (kuru bir teşekkür dahî) beklenmeden yapıyorsak, “Allah için” yapıyoruz ve bu yaptıklarımızı çoook daha fazlası ile Allah bize geri döndürecektir, bu kesin, dolayısıyla ne yapıyorsak “kendimiz için” yapıyoruz. 

Burada deneniyoruz. 

Bize yapma gücünü ve her şeyi/mizi veren O. O bizden Kendine bi karşılık beklemiyor; “yaptıklarınızı Benim istediğim gibi yapın!.” diyor. Biz ne yapıyoruz? Güç bizim, imkân bizim, yaptığımız (verdiğimiz, söylediğimiz, yazdığımız) şeyler bizim, diyoruz; bişey yapınca, ‘ben yaptım, biz yaptık’ diyoruz ve bu benler/bizler, senleri, sizleri, onları ortaya çıkarıyor; kavga ediyoruz.

Herkes yaptığını “Allah için” yapmadığı için burada kavga kaçınılmazdır!.

Yaptığı her şeyi olduğu gibi, bu kavgayı da “Allah için” yapanlar kazanacak; kendi için (para-pul, makam-mevkî için) yapanlar ise kaybedecek.

Burada kendini düşünen, kendi için yaşayanlar, ötede, kendileri için bişey elde edemeyecekler ama kendilerini düşünmeden başkaları için = “Allah için” yaşayanlar ise, ötede tüm yaptıklarının kendileri için olduğunu, kendilerine döndüğünü görecekler!.

Keremi, İkrâmı çoook büyük Allah, Rabbimiz onlara ekstra, sürpriz bonuslar da verecek.

Benim “Allah için” sözünden anladığım bu.

Umarım yanılmıyorumdur. Sanırım Rabbimiz, “len tebûr ticâret = kaybı/riski sıfır, batmayan ticâret” (35/29.) diye buna diyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET