BİLGİ, SANI ve ÖLÜM
Bilgi, Sanı ve Ölüm
Biri birini öldürünce, öldü de, öldürüldü de diyebiliriz; öldürülen, ölmüştür.
Biri öldürülürse, iki seçeneğimiz vardır :
• Öleni, ölümlü biri öldürmüştür.
• Onu Tanrı öldürmüştür.
Tanrı dışında, birinin birini öldürmesi, Tanrı’nın Emri ile olmazsa suçtur; bu suçun cezasını öldüren çekmelidir, çünkü ölene hayatı O (Tanrı) vermiştir, O’nun dışında kimse O’nun verdiği canı/hayatı alamaz, birini öldüremez.
Pekiî Tanrı, kimi “öldürün”! der?
Sizi = sizi yaşatan değerleri = dini/nizi öldürenleri; çünkü hayat, ölümden değerlidir; ölüm, hayat için fedâ edi(lebi)lir.
Hayat, bizi yaşatan değerler için yaşanmıyorsa, bazıları için ölüm kaçınılmazdır!.
Kişi, hayatı hayat kılan değerleri yaşayamıyor ve yaşatamıyorsa, ölümü = şehitliği (şâhitliği) göze almalı, alabilmelidir. Ben, şehitliği böyle anlıyorum. Şehitler ölmez; biz onları “öldü ya da öldürüldü” diye düşünür = zannederiz; bu bilgi değil, doxadır/sanıdır.
“Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma/yın; bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.”
وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاء عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ
(3/Al-i İmran, 169.)
Şehitler dışında hepimiz, doxa (sanı) ile yaşıyoruz; sanımızı bilgiye bitürlü dönüştüremiyor, ölümsüzleşemiyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder