ÖFF!
Öff!...
Bu tâbir, Kitâb’ın 17. İsrâ Sûresinin 23. âyetinde geçer. “...ve lâ tequl lehumâ üffin...”, lehümâ/o ikisi zamiri, ana-babadır.
Bir evlât ana-babasına niye “üff/öff” der?
Biçook sebebi olabilir; ben iki tanesini sayacağım.
• Evlâtlar, henüz ana-baba olmadıkları için.
• Ana-babalar, evlâtlarına eziyet ettiği için.
Ana-babalar, evlâtken = henüz ana-baba olmamışken = çocukken, kendi ana-babalarına nasıl davranmışlarsa, evlâtları da onlara öyle davranır; ama bu genel-geçer bir kural olmasın diye Kitâb/Rabbimiz, böyle söylemeyin = onları üzmeyin!, diyor.
İnsan, hayatının muhasebesini çocukken yapamaz; çocuk yetiştirmeli = ana-baba olmalı, ihtiyarlamalı ve şöyle arkasına yaslanıp, ‘ben ne yaptım, bana ne yapılıyor’, diye kendi kendine sorular sorabilmeli. Çocuk yetiştirmeyince, yetişen çocuklardan “geri bildirim” alınmayınca, anne-babanın kıymeti bilinemez. Kişi, kendi ana-babasına “öff” dememiş, onları el üstünde tutmuş, ama çocukları ona “öff” ve daha ağır sözler söylemişlerse, ya o ana-baba çocuklarını iyi yetiştirememiş = iyi bir ana-baba olamamış, ya da o çocuklar onun için ‘bir imtihan = ders’ hâlini almıştır.
Çocuklar, ana-baba olmadan bu muhasebeyi yapamazlar; ana-babaya “öff” demenin ne demek olduğunu anlayamazlar; inşallah onlar iyi birer ana-baba olurlar da kendi evlâtları onlara “öff” demez; onlar kendilerine “öff” denildiğinde, bunun ne demek olduğunu anlayacaklar.
Rabbimiz, bize merhametinden, “ana-babaya öff demenin ve kendinize öff denilmesinin” acısını tatmayın diye, bizleri uyarıyor; bırakın daha ağır sözleri, onlara “öff bile demeyin, ikisi ile de ‘kavl-i kerim’ ile merhametli ve güzel sözlerle konuşun!.” buyuruyor.
Yorumlar
Yorum Gönder