PARANTEZ

Hayat bir bütündür, paranteze alınamaz.

Dün yaşanan hayata tarih diyoruz ve bugün yaşanan hayatı, tarihi paranteze alarak anlıyor ve yaşıyoruz; oysa hepimiz hayat parantezinin içindeyiz; kimse bu parantezin dışında değildir; olsa olsa dünya (hayatı), sonsuz hayatın parantezidir. İnsan o “yasak ağaca” yaklaşmasaydı, belki de böyle bir parantez açılmayacaktı.

...

Gerçekte önce ve sonra yok; zaman bölünemez. Geçen günler (gece ve gündüz), “bir gündür, ânlar bir ândır.”!.

Mekân (da) aynı mekândır. En küçük mekân olarak gördüğümüz “nokta”, ‘sonsuz büyük mekân’dır. Noktaya mikroskopla bakın, mikroskopun merceğini büyütün... atom-altı dünyaya girin... işin içinden çıkamazsınız, kuantumcular çıkamıyor. 

Zamana da aynı şekilde yaklaşmak mümkündür.

“Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten Rabbinize karşı taqvâlı olun. Birbirinizden yararlanasınız diye akrabalık bağını kuran Allah’tan sakının. Kuşkusuz Allah, sizi/hepinizi görmekte/gözetlemektedir.” (4/Nisâ, 1.)

Bu hayat (dünya) üç boyutlu (en, boy, derinlik) bir hayattır; bu hayat, bu üç boyutun içinde cereyan etmekte gibi gözükmektedir ama “esas hayat”, çoook boyutludur (olmalıdır) ve o hayatta zaman ve mekân, “yeni bir anlam” kazanır, kazanmalıdır.

İyiler için sonsuz zaman ve mekân = cennet; kötüler için yine sonsuz zaman ve mekân = cehennem, -- oralarda ölüm ve ihtiyarlama yoksa -- bizim bugün bildiğimiz zaman ve mekân gibi değildir, olmayacaktır. Buradaki zaman ve mekân muvakkattır/geçicidir ve kesikli/parçalıdır; her kesik (zaman ve mekânın bölünüşü), bizim iyi-kötü bişeyler yapabilmemiz ve o şeylerle sonsuz hayattaki yerimizi alabilmemiz içindir.

Bu açıdan dünya mekânını ve zamanını “iyi” değerlendirmeliyiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET