YARATMA ve AYAN-I SABİTE

Yaratma, varlığın “yoktan”! var edilmesi; Ayan-ı Sabite, varlığın İlâhî İlimde sabitliğidir. Sabitlik, değişmezlik; yaratma, sürekli değişen, yenilenen bişeydir; ayan ise, açık-seçik, apaçık, görünen/görülen bişey. İlâhî İlimdeki sabitlik, açık-seçik, apaçık, görünen/görülen bişeyse, İlâh’la o görünen varlığı nasıl ayırabiliriz?!. Ayıramadığımız için, İlâh’la varlık “birdir” denmiş ve Vahdet-i Vücud’da karar kılınmıştır. 

İlâh, Sabittir, değişmez, Samed’dir; varlık, değişkendir; varlıkla İlâh arasındaki “ilişki”, “kişiye özeldir ve fıtrîdir”. Bu “ilişkiyi” her kul, “kendi özelinde anlar ve bilir.”!.

Yaratmanın yerine ikâme edilen sudûr, zuhûr, tecellî, ayan-ı sabite gibi kavramlar, karanlığı aydınlattığı zannedilen anlık birer şimşekten ibarettir; şimşek, birikmiş çook yüksek bir yükün = elektriğin boşalmasıdır; çook tehlikelidir, çarpabilir.

...

İlâh ile varlık arasındaki irtibatı Kitâb, Nûr kavramı ile açıklar, daha doğrusu sembolik bir dil kullanarak misallendirir.

“Allah, göklerin ve yerin Nûr’udur. O’nun Nûr’unun misali... Mesel-i NûriHî kemişkâtin...” (24/Nûr, 35.)

Nûr, derece derece (kademe kademe) her varlığa sızar, yayılır...

Rabbimiz, nurumuzu artırsın. 

...

"Gözümün nuru"

Bu deyim neyi ifâde eder?!.

Gözdeki ışığı = Görmeyi.

Gönüldeki ışığı = İç aydınlığı, Huzuru.

Duyuların da duyguların da aklın da kalbin/gönlü de  nurları vardır ve bu nurların “özü aynı”, yoğunluğu farklıdır. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET