DEĞER

Değer : Ahlâkın, felsefenin ve dinin kilit kavramı. Ahlâk, değerle yürür; felsefe, bu değeri arar. Filozof = felsefe yapan adam, iyi niyetli ise aslında-esasında, “en iyi değeri” arayan adamdır; filozof, “iyi yaşamın” peşindeki adamdır ama o, tüm varlığın tikel ve tümel bilgisine ve aralarındaki doğru ilişkilere sahip olamadığından “doğru değerleri = doğru değerler hiyerarşisini” bulamaz, keşf edemez.

Doğru değerler bulunamayınca da, “değerler” farklılaşır.

Ahâlinin değer verdiğine ‘seçkinler’; seçkinlerin değer verdiğine ahâli değer vermez ve dönüp bakmaz hâle gelir; ahâli ile seçkinler arasındaki bu “çatışma” sürüüüp-gider.

Belki de! ahâlinin yaşayışı değerlidir; belki de seçkinlerin...

Tanrı, bu çatışmaya “noktayı” koyar. Tanrı’ya inanmayanlar ise bu çatışmayı sürdürür; tarihten günümüze kadar süren çatışma, bu çatışmadır.

Hâbil’in değer verdiğine Kâbil; Kâbil’in değer verdiğine Hâbil değer vermemiş ve aralarında “çatışma” çıkmış; Kâbil, Hâbil’i öldürmüştür.

Kapitalizmin değer verdiğine sosyalizm; sosyalizmin değer verdiğine kapitalizm değer vermez, vermiyor...

Bu çatışma, insanda “taqvâ ve fücur” olarak; toplumda/siyasette adâlet ve zulüm olarak sürüüp gidiyor. 

Bu çatışmanın “yatışması” (durdurulması değil!) Tanrı’nın değerlerini kabulden (= Tanrı’ya inanmadan, O’na güvenmeden) geçer. İman, bu “çatışmaya dur!” der; salih amel de sulhe (sulh ile sâlih aynı kök) yardım eder.

Akıl, kalbe (imana) başvurmadan ne kadar uğraşırsa uğraşsın tek başına değer koyamaz.

“En Değerli Olan”, değerleri belirler; bunun başka bir çıkar yolu yoktur, olmamıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET