UZAKTAN ...

Sevgilerimiz de nefretlerimiz de uzaktan; yoksa nefretlerimiz yakından mı? Olabilir. Ben uzaktan sevmek/sevgi ile ilgili iki kelâm edeceğim.

Önce acıma, sonra sevgi. 

Acıma olmadan sevgi olmaz; ilk bakışta acıma iki anlama gelir. 1) Acıyanın “tekebbürünü, kendini büyük görmesini”, acınanın da “basit ve küçük görüldüğünü” ifâde eder. 2) Acınanın acısını anlamayı ve acıyanın da merhamet ve sevgi ile ona yardıma hazır oluşunu.

İkinci acıma, yakın olmayı; ilk acıma, uzak olmayı, uzak durmayı ifâde eder. 

Tanrı’nın Acıması = Merhameti (Rahîmiyeti ve Rahmâniyeti) bize yakındır.

Bizim insanlara acımamız = merhametimiz uzaktan olduğu için biz, Tanrı’nın O Acımasını = Merhametini (Rahîmiyeti ve Rahmâniyetini) fark edemiyoruz. Tanrı’nın Acıması = Merhameti (Rahîmiyeti ve Rahmâniyeti), bizim insanlara olan acımamızın = merhametinizin uzaklığı ya da yakınlığı ile doğru orantılıdır.

Uzaktan seversek, Tanrı da bizi “uzaktan!” sever.

Yakından nefret ettiğimiz için, “Tanrı’nın Merhametli Yüzüne” uzağız. Uzaktan sevdiğimiz için, Tanrı da bizi “uzaktan!” seviyor.

İnsanlara = Tanrı’nın kullarına (yarattığı tüm canlılara) yakın olmayanlar, Tanrı ile yakın olamazlarmış; öyle diyorlar.

Bizler, sadece belirli ibâdetlerle “uzaktan ve şeklen!” Tanrı’ya yakınlaşmaya çalışıyoruz, oysa o ibâdetler bizi daha “yakın olmaya” çağırıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET