KİTÂB

Ashab, Âişe vâlidemize, Efendimizin ahlâkını sormuş, vâlidemiz de “Onun ahlâkı Kur'ân’dı.” demişti.

Kur'ân, henüz bir Kitâb (Mushaf) olarak “yokken”! Onun (Efendimizin) ahlâkı Kendisi idi, insanlara O rehberlik ediyordu. Efendimiz vefat edince, Kitâb “yol gösterici = hidâyet rehberi” oldu.

Bu, şu demek değil midir? : Ortada kanlı-canlı bir rehber varken, Kitâb’a ihtiyaç yoktur; o kanlı-canlı rehber ‘ortadan kalkınca!’, Kitâb devreye girer.

O hâlde, biz hâlâ neden “Muhammed’ur Rasûlullah” diyor, demeye devam ediyoruz?

O, Kendisine gelen Kitâb’la aramızda da ondan. Bir insan olarak bizler, O Kitâb'dan Ona, Ondan kendimize gelmeliyiz; aramıza Kitâb girdi. Kitâb'ı canlandırmak, Kitâb'a can vermek, Onu aramıza almaktır. 

“Allah’ın Rasûl’ünün aranızda olduğunu unutmayın...”

وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ

(49/Hucurat, 7.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET