ÖLÜM

Ölüm, uzun uyku; uyku, kısa ölümdür. Uykudan uyanıldığı gibi ölümden de uyanılacaktır = diriliş gerçekleşecektir.

Zümer, 42. âyet ölüm ile uyku ilişkisini anlatır. 

Uyku, ölümün kardeşidir. Uyuyan kişi de bir tür ölür ve dirilir. Uyanma, kişiye burada verilen sürenin dolmadığını gösterir; uyanamama, ölmedir. Ölme, kişiye burada verilen sürenin bittiğini gösterir.

Süre, buraya aittir ve geçicidir. Ötedeki süre sonsuzdur; Allah-u A'lem orada uyku olsa bile, ölüm yoktur. Bence uyku da yoktur. Uyku, burada bedenin ve ruhun dinlenmesidir. Allah-u A'lem, ötede iyiler için yorulma; kötüler için dinlenme yoktur!.

Uyku, uyumanın süresine göre çeşitli isimler alır : 1) Sinetün = Çok kısa bir süreyle kendinden geçme, kısa süreli gaflet = dalma. 2) Nüâsün = Üç-beş dakika uyuma = şekerleme. Bedir savaşında Ashabı formatlayan ve onlara moral veren uyku. 3) Nevm = Normal süreli uyku. Bu uyku da kendi içinde NREM ve REM (yüzeysel ve derin uyku) gibi bölümlere ayrılıyor. Bu uyku bizim her günkü uykumuz. 4) Raqdun/Rukâdun = Çook uzun uyuma, bir ve birkaç (1-1000+) yıl, Ashab-ı Kehf’in uyuması.

Kısa vadeli hesap yapanlar, ölümü yok oluş ya da bitiş olarak görürler. Kendileri ölmeyeceklermiş = ölümsüzlermiş gibi, birileri öldü diye sevinirler; ölümün, biraz uzun süreli = raqdın/rukâdın daha uzunu olan uyku olduğunu bilmezler.

Rabbimiz, bize uykuyu hem dinlenmemiz için ikram etmiş, hem de ona ölümün ipini bağlayarak âdetâ ölümü de uyku gibi görün demiştir!. 39/Zümer, 42 bu mukayeseye imkân verir.

Uyku esnasında bilinç (duyu, duygu, akıl, irade) durar, susar; kişiden sorumluluk düşer. Uyuyanda nefes vardır, hareket vardır; rüya görüyorsa, rüya (hayal!) âleminde geziyordur; zaman ve mekân bibaşka boyut kazanmıştır...

...

Kişinin uyuması ve uyanması kendi elinde değilse, ölmesi ve dirilmesi de kendi elinde değildir. Uyku, her gece, her gün gelen “misafir”; ölüm, ömürde “bir gün” gelen misafirdir. Her gün gelen misafiri ‘kanıksıyoruz’!, hiç olmazsa ömürde bir gün gelen = gelecek olan misafire ciddî hazırlıklar yapalım da gelince mahcûb olmayalım; başkalarının ölümü, bize kendi ölümümüzü hatırlatsın, o ölüm bize de gelince uyku gibi bizi ferahlatsın, rahatlatsın; korkunç bir kâbusa dönüşmesin, inşallah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET