TEREDDÜD
Kararsızlık. Aradalık. Arada kalmışlık. Ne yapacağını bilememe; bilse bile, bişey yapamama. Kontrpiyede (contre-pied) kalma.
Bu konuda çok şey söylenebilir ama ben insanın içindeki bu kararsızlık hâlinin nasıl şekillendiğine dair üç-beş kelâm edeceğim.
Ontolojide ve kozmolojide kararsızlık yoktur, epistemolojide = bilgide vardır. Bilgi = episteme, varlığı da insanı da ikiye (üçe, beşe, ona) ayırıyor ve arada kalıyor.
Bu, insanın içindeki bölünmeden kaynaklanıyor.
İnsan, küçük kâinat; kâinat, büyük insandır. Aslında kâinat da insan da bölünüp-parçalanamaz ama onları anlamak için “bölmek” zorunludur, insan zihni, “bütünü” kapsayacak kapasitede değildir.
Bundan dolayı insan, kâinatı, gayb ve şehâdet (melekût, ceberût vb.) diye; kendini de beden ve ruh (duyu, duygu, hayal, akıl, sezgi vb.) diye en az ikiye böler.
Bölünmemiş insan, “nefstir.”!.
Bölünmemiş kâinat, varlıktır, evrendir; evren boşluk kabul etmez.
Nefis, ‘aradaki insan’dır, bendir.
Ben, akıllı ve iradeli nefistir, insandır.
İnsan, bir karar vererek benini = nefsini = kendini aşağı ya da yukarı doğru taşır.
Yukarı, yükseklik; aşağı, alçaklıktır.
Yukarı, meleklik, melekût âlemi, semâ, yücelik; aşağı, iblislik, şeytanlık, rezilliktir. (Ahsen-i Taqvîm ve Esfel-i Sâfil)
Bura = dünya, aradalıktır ama kişi, buradan çıkar, buradan düşer; nefsini = benini burada zenginleştirir, burada fakirleştirir.
Nefsini tezkiye eden = arındıran, hafifler, yukarı çıkar; kirleten = ağır ve değersiz şeylerle dolduran, çamura batar, düşer.
“Kad efleha men zekkâhâ ve kad hâbe men dessâhâ. Onu temizleyen, kurtulmuş; (günahla, karanlıkla) kirleten (örten) de, batmıştır (batırmıştır).” (91/Şems, 9-10.)
Şeytan, batmış nefistir; melek, çıkmış nefistir. Şeytanlıkta da meleklikte de dereceler vardır.
İnsanlar da, hatta Peygamberler de derece derecedir. (“ve refea’ ba’duküm fevqa ba’d. 6/En’am, 165.)
Yolunuz, yolumuz açık olsun!.
Yorumlar
Yorum Gönder