İŞ = AMEL

İş, âletle yapılır ve bi işe yarar.

Elle (eller ile) yapılan işler ve kafa ile yapılan işler diye, iş/ler ikiye ayrılır; bunlara beden işçiliği ve fikir işçiliği de denir. Ben, beden işçisi hiç olmadım, onu aslâ küçümsemiyorum da; fikir işçisi olmak için uğraştım, oldum mu bilmiyorum?!.

Bildiğim bişey var, fikir işçisinin malzemeleri, duyular (görme, işitme, koklama, tatma, dokunma), duygular, hayal ve akıldır. Sadece duyuları ile iş yapanlardan fikir işi/işçiliği (fikir işi bir ürün) çıkmaz; duyguları ve hayelleri ile iş yapanlardan müzik, resim, edebiyat gibi sanat eserleri çıkar; aklı ile iş yapanlardan da fikir çıkar.

Müzik, resim, edebiyat vb. fikir değil mi? Fikir ama yeni bir fikir değil, eklektik (derleme-toplama) bir fikirdir; benim kastım, “yeni ve orijinal bir fikir.”!.

Bu orijinal ve yeni olan fikir, şeytanî (nefsânî) de olabilir ilahî de; İlâhî olabilmesi için aklın imanla tanışması şarttır.

İmanla tanışmayan akıldan, salih = iyi = doğru bir iş çıkmaz!.

İman, duyu, duygu ve akıl malzemelerinin doğru kullanımıdır; bunun diğer adı da salih ameldir. Bu malzemelere herkes sahiptir ama herkes onları doğru kullan(a)maz; kişideki iman, bu malzemelerin (âlet-edevâtın) doğru kullanımıdır.

İmanı, sadece “tasdik ve ikrâr” olarak görenler, kanımca, (sadece) iş yapma kararlılığına vurgu yapıyorlar; kararlılık varsa, bu kararlılık doğal olarak işe = eyleme döner/düşüşür diye düşünüyorlar. 

Kitâb, iman ve ameli (işi/davranışı) ayırmaz; imanın geçtiği her yerde ameli de peşinden söyler, âmenû ve amil’ussâlihâti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET