FURKAN SON ÂYET

“De ki : Duânız olmasa/ydı, Rabbim size ne (niye) değer versin/di!...”

“De ki : Yalvarmanız olmazsa Rabbim sizi ne yapsın?.”...

.... قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ

Abee ya’beü ya da abé (عبأ), değer ve önem vermek. Mâ ye’beu, dikkate almamak. Lev : eğer, şayet; lâ, olmamak, yok/luk; Levlâ, olmasaydı.

Buradan ‘duamız olunca, değerimiz olur.’ anlamı çıkar mı? Çıkar; ama duâya verdiğimiz anlama bağlı. Duâ, Rabbe, acizliğimizin, güçsüzlüğümüzün, kendi kendimize yetersizliğimizin itirafıdır. Bu yetersizlik, acizlik ne kadar güçlü ise duâ da o kadar derîn ve etkili olur. Modern insan bunu anlayamaz; onu, “elindekiler” güçlü kılmıştır; o, kendini “örgütlü ve güçlü” kabul eder; olsa olsa onun Rabbe ihtiyacı (= duâsı), felâket anlarında olur = ortaya çıkar; onun normal anlardaki duâsı, kalpten = samimî değildir, dildendir; inanmayanların Elçilerden mucize istemeleri ve o mucizeyi görünce inanacağız demeleri gibidir...

Oysa, her şey mucizedir. Modern insan, ‘basit ve pis bir sudan’! insan hâline geldiğini unutur da mucize bekler, kendini “bişey” zanneder.

İnsan, ne olursa olsun (allâme-i cihan, Kral, Kârun vs.), Rabbi karşısında “hiçbişeydir” ama Rabbi onu “bişey” olarak muhatap almış, yaratmış ve yaşatıyor...

Duâdaki bu (derîn) bilinç, acizlik ve yetersizlik düzeyine göre, Rabbimiz bize değer verir.

Herkes, Rabbi karşısındaki değerine bir de buradan baksın!. En azından ekmeğe, suya muhtaç olduğumuz, değer verdiğimiz kadar! Rabbimize muhtaç mıyız, değer veriyor muyuz; kendi kendine bisorsun da duâlarını ona göre yapsın!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET