AÇGÖZLÜLER

Açgözlüler, gözü doymayan, hırslı, tamahkâr adamlar; büyüklüğü içerde = kendilerinde değil de dışarda arayanlar, dışardakilerle de bitürlü doymayanlar, dışarda olan her şeyi içlerine alanlar.

Bu adamlar, büyük oldukları için doymaz ve açgözlü değildir; onların ağızlarından aldıkları, makatlarından çıkar; hayırlı bir işe/eyleme dönüşmez; temiz giren, pis çıkar; daha doğrusu çıkmaz, onların içinde pislik birikir. Onların karınları “pislikle” doludur ama “açlıktan ağızları kokar!”; başka “yiyecek bişey” yok mu, diye çalmaya, çalışmaya/çabalamaya devam ederler.

Büyük adamları büyük yapan da açlıktır ama bu açlık maddî açlık değil, manevî açlıktır; onlar maddî açlığı kanaatle savuştururlar; manevî açlığa acı çekseler de katlanırlar; çünkü bilirler ki yolun sonu selâmettir, işin sonu ‘misk’tir (hitâmuhû misk). Onlar, açgözlülerin pis kokusunu şimdiden alan ve o kokudan olabildiğine uzak duran adamlardır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET