BEDENİMİZ

Niyetlerimiz, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal, hatta imanımız içimizse; dışımız da bedenimiz.

Bedenimiz, bizim şeklimiz. 

Niyetlerimiz, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal, hatta imanımız, bâtın = görünmeyen yanımız; bedenimiz de zâhir = görünen tarafımız. 

Niyetlerimizi, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal, hatta imanımızı bedenimizle, bedenimizle yaptığımız davranışlarımızla gösteriyoruz.

Bedenimizi biz, aynaya bakınca; başkaları da bizi, bedenimize bakınca görüyor. = Ayna, bize beden; bedenimiz, başkalarına ayna oluyor; bedenimizden, bedenimizle işlediğimiz davranışlarımız sayesinde içimizi (duygu ve düşüncelerimizi) görüyor. Beden, davranışlarımızın, o davranışlarımızın arkasındaki niyetlerimizin, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal ve imanımızın aynası; bedensiz bunları gösteremiyoruz.

Beden bizim atımız; ona binerek geziyoruz; onu, binmek için besliyoruz. Onu beslemez, aç bırakırsak, ona bakmazsak, hiç biiş yapamayız.

Davranışlarımız olmasa beden kapalı bir kutu, küp gibidir; küp içindekini göstermez. Davranışlarımız, içimizle (duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal ve imanımız) dışımızı (bedenimizi) birbirine bağlar. Davranışlarımız, kim olduğumuzun işaretlerini verir. Sadece beden, kimliği vermez; görüntüyü verir; o görüntü de sadece kriminolojinin işine yarar.

Bedenimiz, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayal ve imanımızın dışavurumudur; bizi dışa vuran = dışarıya gösteren resmimizdir.

Ona ayrı, buna ayrı resim gösterirsek, içimizdeki biz, rahatsız olur; bu durum, duygu, düşünce, bilgi, sezgi, hayalimiz ve imanımızdaki çatışmayı = uyumsuzluğu gösterir. Sözgelimi namazda = huzurda, rukû ve secde ile Rabbimize gösterdiğimiz beden ile başkalarına/dışarda gösterdiğimiz beden çatışmamalı; namazda, ‘Rabbim sadece Senin önünde eğiliyorum ve sadece Sana secde ediyorum.’ diyorsak, o bedeni başkalarının önünde eğmemeli ve secde ettirmemeliyiz. Böyle yaparsak, bizi, hem Rabbimiz hem de içimiz = içimizdeki biz = vicdanımız yalancı-sahtekâr olarak görür; iç ve dış bütünlüğümüz kaybolur, “münafık” oluruz.

Bilelim ki biz, sadece beden değiliz; aynı zamanda ruhuz. Beden, burada bizim ruhumuzun (duygumuzun, düşüncemizin, bilgimizin, sezgimizin) evi; o evi yıkarsak, biz de yıkılırız.

Evimizi ve aynamızı kirletmeyelim, aynamızdan farklı görüntüler vermeyelim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET