EVRİM

Evrim, genelde ilk ve basit canlıdan, son ve kompleks canlı insana geçişin ifadesi olarak kullanılır ve evrimcilerle dinciler (dindarlar!) arasına belli bir mesafe konur. Bu yazı, bu mesafeyi kısaltmak için filan yazılmadı; öğrenme kavramından hareketle evrime kısa bir dokunuş için yazıldı.

Canlılar içinde en mükemmeli insan; insanı mükemmel yapan da aklı. Akıl, beynin bir fonksiyonu. Bildiğimiz anlamda “beyni olmayan” canlılar da hayatta kalmak için “bişeyler” yapıyorlar, ihtiyaçları olan şey neyse, onları bişekilde karşılıyorlar. 

Evrimciler, bize en yakın canlıların, hem (iki arka ayağı üzerinde) dik yürüyen hem insana benzeyen hem de bazı şeyleri öğrenebilen canlılar olarak maymunlar olduğunu söylerler. Ben, daha çok bildiğimiz ve evcilleştirdiğimiz için, bi geriye giderek köpeklerden söz edeceğim. Köy hayatında köpek, av ve koruma amaçlı beslenir; şehirde ise “yalnızlığı gidermek ve süs” için besleniyor. (Köpek beslemediğim için yanılıyor olabilirim.)

Köpeği evcilleştirme, onu eğitmedir. Ava gidilen bir köpek avını yerse, o avı avcıya/sahibine getirmezse, o köpek eğitilmemiştir. Evde beslenen bir köpek de her yere pislerse aynı durum geçerlidir.

Köpek, et yiyen = ete ihtiyacı olan bir hayvandır. Eğitilmiş bir köpek, ihtiyacı olan bişeyi = eti, kendi yemiyor, kendine yiyecek = et veren sahibine getiriyorsa, bu köpek, “iyi bir köpektir.” Evde beslenen bir köpek de “ev sahibinin” sözünü dinliyorsa, durum yine aynıdır...

Buraya kadar herhangi bi sorun yok; asıl sorun bundan sonra başlıyor.

...

İnsan, niçin eğitiliyor?!.

...

Bundan sonrasını ben yazmayacağım; siz muhayyilenizde yazın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET