İDRAK

İdrakin kökü derk. Derk, derine inme, öze ulaşma demek. İdrak de zihinsel olarak, şeylerin en derinine inmek, onlardaki “hakikati” bulmak ve onların ne olduklarını anlamak demek.

Her şey idrak edilemez. İdrake konu olan şeyler sınırlıdır. İnsan, her şeyi idrak edeyim derse, tanrılığa soyunur. Tanrı, çoğu şeyi insan idrakinin dışında tutmuştur; her şey idrak edilseydi = bilinseydi, anlaşılsaydı imana ne gerek vardı.

Kitâb’ta “ve mâ edrâke mâ ...” kalıbı 13 yerde (Hakka, 3. Müddessir, 27. Mürselât, 14. İnfitar, 17-18. Mutaffifîn, 8 ve 19. Târık, 2. Beled, 12. Kadir, 2. Kâria, 3 ve 10. Hümeze, 5.) geçer; anlam olarak “sen nereden bileceksin, nasıl idrak edeceksin.” demektir ki bu, ‘idrak edemezsin = bilemezsin.’ anlamına gelir. İdrake konu olmayacak şeyler, genelde öte dünya (gayb) ile ilgili şeylerdir. Nelerdir onlar? Hâkkâ = Kıyamet. Sekar = Cehennem. Yevm-ül Fasl = Ayırma Günü. Yevm-üd Dîn = Hesap Günü. Siccîn = Günah Defteri/Kaydı. Illıyyûn = Sevap Defteri/Kaydı. Târık = Karanlığı Delen Yıldız. Akabe = Sarp Yokuş. Leyle-i Kadr = Kadir Gecesi. Kâria = Felâket/Kıyamet. Hiye = (Cehennem) Çukur/u. Hutame = Gayya Kuyusu = Cehennem.

Gayb, idrak sınırlarının dışındadır. 36/Yasin, 11’de Rab, Kendinin de “gayb” olduğunu söyler. “ve haşiye-r Rahmân’e bil gayb...= onlar gayb olan = gaybda olan Rahmân’dan korkarlar...” der; bu gayb, idrak sınırlarının ötesindeki gaybdır, Rab’dır.

Eğer Rab, idrak sınırlarının içine girseydi, insanoğlu “bu muymuş?!” derdi ve insanoğlunun Rabbe olan saygısında (Rabbin Kendisi değil!) bir azalma görülürdü.

Rü’yetullah meselesinde, âhirette Rabbin görülemeyeceğini söyleyenlerin dayanağı burasıdır. (Ben de onların görüşlerine katılıyorum. Âhirette Rab, bize selâm gönderecek = “Selâmun kavlen min Rabb-ir Rahîm” (36/Yasin, 58.) diyecek ama biz O’nu göremeyeceğiz. (Âah!, keşke girsek de Selâm’ını alsak; daha ne isteriz!.) Görsek, bence de “büyü!!!” bozulur, yaşamın anlamı kalmaz.

Gözü doymaz bizlere diğer gayblar yeter de artar; onlar o kadar çooook ki, Allah-u A'lem onlar bizi sonsuza kadar idare eder. Belki de onları görünce kimimiz Rabbimizi unutacak! ama O’nu burda unutmazsak bunun bir zararı olmayacak, Allah-u A'lem, O bize Kendini hiiiç unutturmayacak.

Bak!, gine zıvanadan çıktım, gayba taş attım, idrak sınırlarını aştım.

Böyle yaparsam, bi de “derk-i esfel = cehennemin en alt tabakası” (4/Nisa, 145.) var; idrakimi zorlamamalıyım, zorlandığımda inanmalı, gayb olan Rabbime güvenmeli (iman) ve teslim olmalıyım (islâm).

İmansız idrakle her meseleyi çözerim diyen ateist felsefecilerin düştüğü çukur burasıdır. 

İman, çoook büyük nimettir; idrak insanı bu nimete ulaştırmalı, derk-i esfel’den uzak tutmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET