BİŞEY OLMAK

Siz buna çocuk olmak, adam olmak, hoca (Öğretmen, Doç. Prof.) olmak, vâli olmak, bakan olmak, hatta Müslüman olmak diyebilirsiniz.

Bazı oluşlar kendiliğinden, bazıları da çabayladır. Çocuk olmak, erkek ya da kadın olmak için biçaba gerekmez ama hoca olmak için belli bir eğitim sürecini tamamlamak gerekir. Liseyi bitiren gence, ne olacağı sorulur. Bu tür oluşlarda “oldu/olur onayını” veren, devlettir. Bizler de devletin tebeası olarak = devleti tanıdığımız için bu oluşları tanırız; oğlum/kızım doktor oldu, hoca oldu ... deriz.

Müslüman olmada “onay mercî” kimdir? Devlet mi? Hayır. Allah. Pekiî, birbirimizin Müslümanlığını (Müslüman olup-olmadığımızı) onaylamayacak mıyız? Hayır. Sadece “beyâna” bakarak, ‘sen Müslümansın.’ diyeceğiz; kimsenin Müslüman olup-olmadığına “kesin karar”! vermeyeceğiz; o yetki bizde değil, Allah’ta.

İnkâr, “yok saymak” demek değil, örtmek/gizlemek, reddetmek demek; kâfir gibi; kâfir, kefera’dan örten/gizleyen demek. Aslında inkâr = kâfirlik, “gizli = görünmez olanı” reddetmektir, örtmektir. Çoğu şey bize gizlidir = gâibtir/gaybtır. Gayb/gâib olanı inkâr etmektir (örtülü olanın üstüne bir örtü daha örtmektir) kâfirlik. Her şey bize âşikâr/açık olsaydı, inkâr edecek = örtecek bişey olmazdı. Mü’min = Müslüman olmak, “gizli = görünmez olanı” inkâr etmemek, örtmemektir.

Her şey sadece Allah’a açıktır; O’nun inkâr edeceği = örteceği bişey yoktur; bu açıdan O, “kâfir”! değildir. Allah, bize açık olsaydı, inkâr edeceğimiz ne olabilirdi?!. Bundan dolayı O, bize çoğu şeyi örtmüş, örtülü olanlara ve Kendisine inanmamızı = inkâr etmememizi = kâfir olmamamızı emretmiştir.

Ama biz,

“Kendini bize göstermezsen, Sana inanmayacağız.” bile demişiz.” (Bakınız, 2/Bakara, 55. 4/Nisâ, 153.)

Hâlâ böyle diyenlerimiz yok mu?!.

Var.

Müslüman olduğunu söyleyen ve içinde şüphe barındıranlar da var.

Onun için, ‘kim Müslüman kim değil’, bunun kararı fânî bir mercîye = otoriteye bırakılmamıştır.

Pekiî, bu durumda Müslüman, Müslümanlığından şüphe mi edecek?!.

Hem evet hem hayır.

Hep şüphede kalırsa, temizlik hastaları gibi ‘inanç/iman hastası’ olur; kesin Müslümanım derse, “şımarır.”!. Sürekli “tetikte!” = korku ve ümit arasında “beyne-l havf ve-r recâ.” olacak.

Müslüman olmak ve Müslüman kalmak  kolay “biiş” değil; burada bize kimse ‘Müslüman oldun.’! diye bir “Müslüman Diploması/Mazbatası” vermiyor; kimin “gerçekten” Müslüman olduğuna Rabbimiz karar veriyor; öteki oluşlar nisbeten kolay ama “geçici”; Müslüman oluş ‘zor olsa da’! “kalıcı”.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET