BİR DUÂ ve ŞERHİ

Duâ şu : “Allah zihin açıklığı versin.”

Bu duâ ile, duâ ettiğimiz kişi için Allah’tan isteğimiz : Zihin açıklığı.

Zihnin açıklığı ya da açık zihin ne demek; zıttı kapalı zihin ya da zihnin kapalı olması mı ya da zihnin çalışıp-çalışmaması mı?

İkinciden başlayayım. Çalışmayan zihin için pekbişey söylenemez; o, ya yoktur ya da bozuktur.

Çalışan zihin,

Kendiliğinden mi çalışır (bununla kendi gücünü = enerjisini kendi içinden mi temin eder demek istedim), yoksa onu dışardan bibaşkası mı çalıştırır? (Bu büyük bir soru, bunu burada açamam/açıklayamam; kısmen değineceğim.)

Tanrı dışında hiçbir şey, ilelebet kendi enerjisini sağlayamaz; hep dışa = bibaşkasına bağımlı/muhtaç yaşar. (Entropi yasası)

Arabanızın deposuna yakıt koymayın; yemek yemeyin, hava almayın, vb. da, ne olacağını bigörün!.

Zihin de verilerini ve yakıtını “dışardan” alır. Beş duyu ile algıladıklarımız zihne bilgi verisi olur; yiyip-içtiklerimizin %20-25’i sırf beyne yakıt/güç olur. Beden ağırlığının %2’sini oluşturan beyin, çook az çalışsa bile, bedenin ürettiği enerjinin en az %20’sini yakar. Çok çalışan beyinler daha çok yakar; beyin de araba/makina gibidir; tek fark, çoook komplike ve etten/yağımsı bir maddeden oluşmasıdır. 

Zihni kapalı tutmak, onu dışardan gelen verilere kapatmaktır. Bu, hiç mümkün değildir ama bunu asgarî düzeye indirmek mümkündür; yâni tabiri caizse zihnin kapısını birazcık açık/aralık bırakmak, o aralıktan asgarî/basit işleri halletmek.

Zihin/beyin de bedenin bir organı; bacak gibi, ciğer/nefes gibi. Nefesimizi açmak için birden/ağır egzersizler yapınca, nasıl tıkanır-nefes alamayacak düzeye gelirsek; zihnimizi de birden açarsak benzer şeyler olabilir. İlkokul öğrencisine üniversite matematiği (yüksek matematik) verilmez.

Zihni/beyni çalıştırmak/açmak, bilmek (bilgi elde etmek) içindir. 

Pekiî elde edilen bilgi nerede, ne yapmak için kullanılır?

Hem düz hem de mecaz anlamıyla (kelimenin tüm anlamları ile) “EV” yapmak için.

Kimi elde ettiği bilgi ile sağlam biev yapar kimi de zayıf. Şahsen ben, elde ettiğim bilgi ile çook ev yaptım; zihnimi açık tutunca = kapatmayınca, o evlerin hepsi yıkıldı = yeni bilgiler = düşünceler o evlerde barınamadı, ben de o evleri yıktım; mecburen düşünceme bir barınak bulmam, yeni bir ev yapmam gerekiyordu; yaptım; zihnim dünyaya (dünya yazarlarına = düşüncelerine) açık olunca onlar da yıkıldı. (Hemen hemen tüm ülkelerden bir ya da birkaç edebî ya da felsefî kitap okudum; dünyada neler oluyor, insanlar ne düşünüyor merak ettim; yeni akımlara, felsefi düşüncelere zihnimi açtım.) Yaptığım biçook ev, yeni/farklı düşüncelere dayanamadı, yıkıldı. Son yaptığım ev, rüzgâr nereden ve nasıl eserse essin, saldırının şiddeti kaç olursa olsun sağlam görünüyor; şimdiye kadar yapılan tüm saldırılara dayandığı gibi onları geri bile püskürttü.

Pekiî bu açık zihinle yaptığım evin enerjisi/gücü nereden geliyor?!. İmandan. Evi bilgi yaptı; evin gücü imandan geliyor, evin temeli imana = Allah’a dayanıyor.

Bana, benim bilgime dayanması mümkün değil. O kadar çook, yoğun ve çeşit okumama rağmen, kendi bilgimle yaptığım ve kendi bilgime dayandırdığım bütün evler yıkılınca anladım bunu. Evler yıkıldıkça, malzemeyi (bilgimi) güçlendirdim ama zemini (!) güçlendiremedim. Japonlar, bozuk zemin/de güçlü malzeme ile yıkılmayan evler yapıyorlar ama onların evi benim düşünce evim gibi değil; benim düşüncem sallansa = sarsılsa ben, o düşünceden ev, yıkılacak diye şüphe duymaya, korkmaya başlıyordum...

Son evim, şükür korkularımı azalttı; itiraf edeyim henüz korkunun yok olduğu bir düzeyi yakalayamadım ama evimin “örümcek evi” olmadığını anladım. (29/Ankebut, 41.) Örümceğin ev malzemesi de çook sağlamdır haâ!, o incecik ipi koparamazsınız; o sağlam malzeme, zemine sıkı tutunamadığı için örümcek evi zayıftır; bir de zeminin çürük olduğunu düşünün!...

Yazı uzadı, söyleyeceklerimi söyleyemedim, burada kesiyorum. 

‘Allah zihin açıklığı versin.’ duası ağır ve büyük bir duâ; herkese yapılmamalı; bu duâ gerçekleşirse bu duânın altından herkes kalkamayabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET