NİÇİN?

Niçin, hem sebep/neden (= ne den) bildirir (geriye gider) hem amaç bildirir (ileriye gider), “ne için = niçin” anlamına gelir.

Yaratmada bu iki yön/yan da vardır. Yaratmanın nedeni = sebebi, temelde Allah’ın ‘isteğidir/arzusudur.’ Bu istek/arzu, bizim anlayabilmemiz için “somut ve soyut sebeplere” indirgenmiştir : Toprak, su, hava ve ateş = anâsır-ı erbâ = dört temel unsur. Bu dört temel unsur öncesi durum, bizim aklımızın erdiği bir durum değil, yaratılış öncesi bir durum, başka bir âlemdir. 

İnsan yaratılmadan önce, insanın yaşayabileceği bir ortam (cennet ya da dünya = kâinat) yaratıldı; en son da insan yaratıldı. İlk insan Âdem’di; Âdem bir kişi değil türdü, insan türü idi. O türün özü = nefsi “birdi” = “min nefsin vâhide” (4/Nisâ, 1.) O nefsten Âdemler = cinsiyeti farklı (kadın-erkek) adamlar yaratıldı. Tek kişi olarak Âdem adında bir “adam/kişi” yaratıldı ondan da eşi yaratıldı değil. Böyle olsa, daha sonraki adamlar = Âdemler birbiri ile ensest bir evlilikle çoğalırdı. Böyle değil. Bir adamı = Âdem’i “aynı insanlık özünden = nefsten” yaratan, bir çoook adamı = Âdem’i yaratamaz mı?!. Allah’ın kudretini mi sınırlıyoruz?!. Allah’a “iftira” mı atıyoruz?!. Allah, bugün evlilikte ensesti yasaklamışken, dün ensesti görmezden gelebilir mi? Bugün yasak dediğine dün serbest diyebilir mi?!.

Aslâ. 

Sebepler, bizim düzeyimize indirilmiş geriye doğru işleyen “gerekçelerdir.” Niçin anlamındaki nedenleri (= ne içinleri) ise kendi yaptığımız tek tek (tikel) işler düzeyde bilebiliriz ama tümel nedenleri, tümü bilemediğimiz için bilemeyiz; onu bize tümü Bilen (= Vahiy) bildirir. Vahiysiz niçin (= ne için), bilinemez; biliyorum/bilirim diyen “sallar.”!.

İnsanın yaratılış sebebi (neden’i, neyden yaratıldığı da dahil), niçin’ine = ne amaçla (ne için) yaratıldığına sıkı sıkıya bağlıdır. Her işte olduğu gibi yaratılışta da bir bütünlük vardır; bu bütünlüğün kopukluğu tutarsızlıktır; yaratılışta (= Allah’ın işlerinde) aslâ tutarsızlık olmaz; hikmet olur. Hikmet, tek tek ve tüm işleri, başı ve sonu (= sebep ve sonuçları) ile bilmektir.

Yaratılışın sebebi de sonucu da, yaratılanların (bizlerin) Yaratıcı’ya kulluğu/itaatidir. İnsan dışındaki tüm yaratılanlar, isteyerek (tav’an) bu kulluğu kabul etmişler; insan ise “serbest/özgür” bırakılmıştır. Bu özgürlük, ‘insanın içindeki şeytanla’ mümkün kılınmış ve denilmiştir ki : “şeytana değil Bana kulluk edin!.” (36/Yasin, 60-61.)

Kişinin niçin’i (sebep ve sonucu) anlama düzeyi, kulluğunun düzeyini etkiler. Etkiler, diyorum, belirler, demiyorum. Belirleyici olan, iman; etkileyici olan, ilimdir. İlim düzeyi sağlam olursa, bu ilim, imanı da etkiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET