İŞ ve BOŞ ZAMAN

Modern yaşamda iş, meşguliyeti; boş zaman, işsizliği gösterir; çoğumuz işinde “değerli bir damar” bulunamadığı için o iş, nihayetinde boşa düşecektir.

İşimiz, sadece karın doyurmaya ve “iyi yaşamaya” endeksli ise, “doyum ve ölüm” gerçekleşince, o işin boş olduğu anlaşılacaktır. İyi yaşamayı, değerden bağımsız “rahat ve konforlu yaşamla” özdeş ve ahlâkî değerle bağlantılı olarak ikiye ayırabiliriz. İlk iyi, doyumla kişiyi büyük bir boşluğa düşürür; ikinci iyide doyum yoktur ama bu doyumsuzluk, açgözlülük gibi bir doyumsuzluk değildir. Açgözlülük anlamındaki doyumsuzluk, ahlâk içermeyen maddî tüketimler için geçerlidir.

İşinde ahlâkî bir değer/damar bulamayanlar, belli bir süre sonra o işten sıkılır; kendine boş zaman arar; o boş zamanı bulunca da,

Gezer.

Eğlenir.

Dinlenir. 

Arar/arayış peşine düşer. 

Bu dört şey de boş zaman olmadan olmaz. İlk üçü, can sıkıntısını gidermek; dördüncüsü, can sıkıntısına çare aramak içindir.

Değerden bağımsız iş, geçim sıkıntısı; arayış ise, can sıkıntısı içindir. Canı sıkılmayan, bişey aramaz. Kişi canı sıkılınca eğleniyorsa, dinleniyorsa, (amaçsızca geziyorsa), eğlence, dinlence bitince yine canı sıkılmaya başlar; bu kısır döngü sürer gider ve kişi bi türlü rahata eremez.

Modern yaşam, modern insana boş zaman verse de, o boş zamanı onun istediği gibi doldurmasına/kullanmasına izin vermez; o boş zaman da modern yaşamın kontrolündedir; sektör olarak medya, turizm, modern kültür, boş zaman olmadan yaşayamazlar.

Dinde ise boş zaman (ta’til) olmaz. Samimî dindar, her ân, her yaptığı işi, ibâdet anlayışı ile yapar; hiçbir şey yapmasa!, sözlü olarak Rabbi anar = zikreder. İbadetin fiilî olanı, sözlü olanından değerlidir; salih amel, fiilî ibadettir.

Böyle olmasa, “Âlimin uykusu bile ibadettir.” sözünü nasıl anlardık?!. İbâdeti, sadece namaz, oruç, zekat gibi belli zamanda, belli miktarlarla yaptığımız işlerle sınırlı görmek, modern iş anlayışının çarpık sonuçlarındandır.

Her din gibi kapitalizm de kavramlara kendi dünya görüşünü, değer anlayışını yükler; iş de bundan nasibini almıştır. Kapitalizmde işin değeri, emeğe endeksli değil, kazanca endekslidir; o kazanç da konfora ve eğlenceye...

“feizâ ferağte fensab!. = İşin bitince/tamamlanınca yeniden yeni bir iş ara/yap/yorul, boş durma!.” (94/İnşirah, 7.) Fensab’ın mastarı NSB, nasip. Nasip, maddî de olur manevî de. İslâm hariç,  hiçbir din, maddî nasibi aşamamış, ma’nevî nasibe ulaşamamıştır; bu ma’nevî nasip devreye girmezse, her iş, insanın canını sıkar; boş zaman (= eğlence, gezme vs.) bile.

Maddî nasipten = işten, ma’nevî nasibe geçilemezse, yapılan işlerdeki = hayattaki anlam yakalanamaz; bu anlam yakalanırsa, maddî görülen iş/ler de ma’nevîleşir, işin maddîsi ma’nevîsi kalmaz; hiçbir iş, boş olmaz; insan için boş zaman bulunmaz; insan bir işte yorulursa başka bir iş yapar, hiç boş durmaz; uykusu bile ibâdet olur. 

Elhamdülillah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET