DİL, ENSTRÜMANDIR.

Enstrüman, araç demektir. Dilin ifâde biçimi de kendisi de araçtır. Dilin kullandığı “görünür” araçlar kelimeler; “görünmez” araçlar da söz sanatlarıdır; bunlar : Teşbih. İstiâre. Mecaz. Kinâye. Tâ’riz/İroni. Teşhış/Şahışlaştırma. Tenâsüb. Tevriye. Tecâhül. Ta’lil. Tezat. Telmih. Mübâlağa. Tekrir/Tekrar. Nidâ/Ünlem/e. İstifham/Soru. Cinas. Aliterasyon ve Secî’dir. 

Araç/enstrüman, bişey yapmak, bişeyi elde etmek, bişeye ulaşmak içindir. Dilin ulaşmak istediği şey, anlamdır = ma’nadır; anlama/ma’naya ulaşılamıyorsa Wittgenstein’ın dediği “dil oyunu” oynanıyor demektir. Ben bu kavramı dünya yaşamına da transfer ediyor, dünyanın anlamı kavranmadan yaşanırsa bu hayat da bir “hayat oyununa” döner diyorum. 57/Hadid, 20. âyet de bu hususa işaret eder, dikkat çeker.

Zaman zaman ben de, ‘bu oyunu mu oynuyorum’ diye kendi kendime soruyorum, sonra yooo!, anlamı arıyorum diye de “avunuyorum”. Son yıllarda bunun doğru olup-olmadığının testinin, anlaşılan ile amel etmek/yapmaktan geçtiğini öğrendim. Amelsiz söz, dil oyunudur, muğalatadır. Korkarak ve af dileyerek söylüyorum!, bu, İlâhî Kelâm/Söz için de geçerlidir. Kâinat, Allah’ın amelî/fiilî Sözü; Sünnet de O Sözünün/Kitâb’ının/Kur'ân’ının “Elçisi üzerinde” görülen amelidir/işidir. Sünnet = Elçi/si olmasaydı, O Söz de “havada kalır, hayat olmazdı.”!.

İmanımıza da (= dil ile ikrâr, kalp ile tasdik, âzâ ile amele de) böyle baksak bence iyi ederiz. Kalp ile tasdik = samimiyet ve amel olmazsa, dil ile ikrar = sadece söyleme, bir enstrümana dönebilir, anlam kaybolabilir, o iman sözü (Kelime-i Şehâdet) hayattan kopabilir.

Anlama/ya ve amele/eyleme/ye taşınmayan her söz, enstrümandır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET