ŞEREF
Hayat, şerefli bir ölüm içindir. Çünkü, şerefiyle ölenler, şerefleriyle dirileceklerdir.
“Nasıl yaşarsanız, öyle ölür; nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz.”
Filistinliler şerefleriyle ölüyorlar; bizler, onları seyrederek yaşıyoruz. Onlar, bizden çok daha şerefli dirilecekler; ve bize : siz niye şerefli bir ölümle ölmediniz, onlara yardım etmediniz ve onların ölümünü seyrettiniz, denilecek!.
...
Dünyayı âhirete tercih etmek
“Size ne oluyor da Allah yolunda = Allah için : Ey Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu beldeden çıkar, Katından bize bir velî gönder (= bize katından yardım edecek kimseler ver), diyen, müstaz'af (= zayıf bırakılmış) erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?!.” (4/75.)
Bir önceki âyet (= bağlam), bu durumda olan (= müstaz'af = zayıf bırakılmış erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayanların) dünyayı âhirete tercih ettiklerini; = müstaz'af = zayıf bırakılmış erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşanların ise, âhireti dünyaya tercih ettiklerini söyler.
Âyetteki velînin kapsamı geniş. Elmalılı Hamdi Yazır, bu kelimeyi yönetici (= idareci, lider) olarak anlamış-çevirmiş. Yöneticilerimiz de bizim gibi dünyayı âhirete tercih ettikleri için, tüm dünyada mazlumlar ve müstaz’aflar mağdur, çaresiz ve kimsesiz. O kadar dünyaperest olmuşuz ki, onların şerefli ölümü bile bizim aklımızı başımıza (= bizi kendimize) getirmiyor.
Âhirete iman, temel iman esası değil mi?!. Bizim, âhirete imanımız ya sahte ya da sözde!. Sanki!, bize âhirette va’dedilenlere (= Va’deden’e) inanmıyor = güvenmiyoruz; ama Müslümanlığımıza da (= Mü’minliğimize de) toz kondurmuyoruz!.
Yeniden iman mı etsek?!.
Yorumlar
Yorum Gönder