BAĞLANTI & RASTLANTI

Nöroloji (= Nöro/sinirbilim) ve Nöro-Felsefe, özelde bilinci, genelde olup-bitenleri, dolayısıyla da Tanrı’yı anlamak (= bilmek) ve perde arkasından tanrılık taslamak için beyindeki bağlantıları, bu bağlantıların oluşturduğu örüntüleri (= beyin haritalarını) çözmeye, insana ve doğaya hakim olmaya çalışıyor. Bilinç, bu örüntülerin (= beyin haritalarının) bağlantısıdır, diyor; çalışmalarını buraya, bu alana yoğunlaştırıyor. 

Beynimiz, bedenimizdeki tüm organlarımızdan ve dış dünyada olup-bitenlerden ayrı çalışan bir organımız değil. Dişimiz veya kulağımız ağrısa, karaciğerimiz düzgün çalışmasa, dışarda kar-fırtına olsa, beynimiz bun/lar/dan etkilenir. Beynimizdeki örüntüleri (= haritaları), içimizdeki ve dışımızdaki olumlu-olumsuz değişimler etkiler. Biz bunların çoook az bir kısmına hâkimiz.

Rastlantı da bir bağlantıdır.

Pekiî, bağlantıyı rastlantıdan ayıran “şey”! nedir?!.

Niyettir. Niyet de bilinçtir.

Rastlantıda niyet (= bilinç) yoktur.

Bizim niyetimiz (= bilincimiz), çoook ama çoook sınırlı (= çoook dar) bir alanda iş görüyor. Makro ve mikro düzeyde içeride ve dışarıda olup-bitenlerin çoook az bir kısmını bilebiliyoruz; ve bu kadarcık az bir bilgi ile karar/lar veriyoruz. Nörobilim (= Nöro-Felsefe), daha küçücük beyni bile bilemiyor; ama büyük laflar ediyor, büyük iddialarda bulunuyor.

...

Makro ve mikro düzeyde, içeride ve dışarıda olup-bitenlerin tamamını O biliyor. O, hem “Alîm-un bi zât-is sudûr, hem Âlim-u gayb-üs semâvât-i vel arz.”dır. O, gökte ve yerde açık ve gizli (= şehâdet ve gayb) olan her şeyi (ve herkesi) bilir.

Bizim rastlantı (= tesadüf) dediklerimiz, O’nun için rastlantı (= tesadüf) değildir.

Bu konuda Âyet-el Kürsî, bize rehberlik eder.

“Allah, O’ndan başka ilâh yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözeten, âlemi yönetendir. O’nda ne bir dalgınlık olur ne de O’nu bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş?!. Onların önlerinde ve arkalarında olan her şeyi bilir. Onlar, O’nun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O’nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O’na ağır gelmez. O, çok yüce ve çok güçlüdür.” (2/255.)

Âyet-el Kürsî, tanrılık iddiasında bulunmaya devam edenlere = inanmayanlara ve müşriklere (= şirk koşanlara) kıyamete kadar meydan okumaya devam edecek.

Elhamdülillah. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK