ZİRÂÎ DON
Nisan ortasında kış yaşadık. Ağaçlar çiçek açmıştı, karla kaplandı, 20°C'lere varan soğuklar yaşandı; bu soğuklar da ağaçlardaki çiçekleri yaktı.
Soğuk da yakar. Cehennem, hem sıcak (= nâr = ateş) hem soğuktur. (= zemherîr.)
Mevsimlerdeki düzen değişince, her şey (en azından çoğu şey) değişir. Dünyanın (= kainâtın) da bir düzeni var. Bu düzene göre yaşıyor, (= siyâset, ticaret, bilim, vs. yapıyor.), bu düzene göre para kazanıyoruz.
Nisan'da yaşadığımız zirâî don, önümüzdeki ayların ve gelecek yıl/lar/ın ticaretine (ve siyasetine) etki edecek; bi çook şeyin fiyatı artacak, bi çok üretici batacak, işi bırakacak. Bunun siyasî sonuçları elbet olacak.
Nisan’da yaşanan Mayıs’ta, daha büyük ölçekte (= Asya ve Avrupa kıtasında) yaşansaydı, etki de küresel olurdu.
Bu tür âfetlere, "doğal felâket"! diyoruz. Sel, deprem, aşırı sıcak (= yangın), aşırı kurak (= susuzluk) aşırı soğuk (= don) gibi olaylar, düzenimizi (= doğal dinimizi, yaşantımızı) bozuyor, ve bizi üzüyor.
İnşallah, felâketin büyükleri ileride değildir.
Bu güç kimin elinde, tabiatın tıkır tıkır işleyen düzeniyle (diniyle) kim oynuyor?!.
1. Tabiatın Rabbi = Sahibi.
2. İnsan.
İlki ise, uyarıyor; dikkat edin, haddi aştınız (= aşıyorsunuz)!, diyor.
Uyarı varsa, uyarıya sebep olan = uyarılan ve düzeni bozarak yaşayan insanlar da vardır.
İnsanî dünyadaki bozuk yaşantının (= zulmün, adâletsizliğin, haksızlığın), doğal dünyada böyle sonuçları oluyor. Zulüm, adâletsizlik, haksızlık (= tuğyan, Allah’a isyan) nerede artmış, o ülkeler batmış. İşte Lut, işte Semûd ve diğer kavimler (= milletler).
Nisan'da bize, ‘Bahçe Sahiplerine’ verilen uyarının çok küçük bir benzeri verildi (gösterildi). İçimizde akıllı olanları, bizleri uyaranları dinleyelim, derim. (Bahçe Sahipleri uyarısı için bknz. 68/17-33.)
Devlet (= Tarım ve Orman Bakanlığı), tarım sigortası olmayan ve zirâî dondan etkilenen çiftçileri fonlayacak, onları destekleyecek. Allah vermesin, bu ve buna benzer felâketler üst üste olsa, bir kaç yıl sürse, -- daha dün denebilecek bir zaman diliminde, 6 Şubat 2023’de büyük depremi yaşadık; oradaki yaraları sarmak için yüz milyar dolarlık (trilyonluk) fonları harcadık, harcamaya da devam ediyoruz -- ortada fonlayacak ve fonlanacak adam kalır mı; şayet adam kalırsa, bu adamlar açlıktan birbirlerini yemezler mi?!.
Ne zaman yaşananlardan ve tarihten ders almaya başlayacağız; tarihin (sürekli) tekerrür etmesini mi bekliyoruz?!.
Ül-ün Nühâ olmayanlar, yaşananlardan ders almazlar. (Ül-ün Nühâ için bknz. Tâ-Hâ Sûresi 54 ve 128. âyetler.)
Yorumlar
Yorum Gönder