DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
Düşünen var mı ki, düşünce özgür olsun!.
Kim/ler düşünür, düşünüyor?!.
Düşünce adamları.
Akademisyenleri kast etmiyorum. Her ne kadar üniversiteler özerktir, üniversitelerde çalışan akademisyenler özgürce düşünebilir, dense de, oralarda çalışan akademisyenler, entelektüel olarak özgür düşünen insanlar değil, hâkim paradigmanın dışına çıkamayan insanlardır; çıkmaya çalışanlar, 1402’likler arasına girerler. 1402’likler arasında beni etkileyenler var. Oruç Aruoba, İdris Küçükömer, Taha Parla, Mete Tunçay, Hüseyin Hatemî gibi.
Ben de öğretim üyesi (= akademisyen) olarak çalıştım, kendi isteğimle ayrıldım; ayrılınca anladım düşüncede özgürlüğünün kıymetini.
Düşünce özgürlüğü, ifâde özgürlüğüdür. İfâde edilmeyen düşünce, düşünenin (= düşünce adamının) içinde mahpustur.
Düşüncenin ifâde edildiği platformlar da (ortamlar da = tv kanalları, dergiler, gazeteler, vb.) düşünceyi sınırlarlar. Bu platformlar da belli düşünce fraksiyonları tarafından parsellenmiştir; o sınırın/parselin içinde kalındığı sürece oralarda kalınabilir.
Özgür düşünce adamının ufku geniş olmalı; tehlikeyi fark ettiğinde hicret etmeyi (= orayı = o dar alanı terk etmeyi) bilmeli. Ben, Nisâ Sûresinin 97. âyetini bu gözle de okuyor, böyle de anlıyorum. 60 yaşıma geldim, artık, böyle yaşayan insanları takip ediyorum; öbürleri ile hiç ilgilenmiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder