NORM-AL & A-NORM-AL

Norm : Kural, değer, ilke, yasa. Normal, kurala, değere, ilkeye, yasaya uygun olan. Anormal : Kurala, değere, ilkeye, yasaya uygun olmayan.

Kişi bazında normal, normlara uygun davranan; anormal, normlara uygun davranmayan; anormale, deli de deniyor. 

Normu, normali kim (veya ne) belirler?!. Toplum mu, seçkinler mi, Yaratıcı mı?!. Demokraside toplum; aristokraside seçkinler; dinde Yaratıcı (= Allah).

O zaman, kimin deli (= anormal), kimin veli (= normal) olduğunu da toplum, seçkinler ve Yaratıcı belirler. 

Pekiî, toplum ve seçkinler bu konuda yanılabilir mi?!. Yanılabilir. Allah ise yanılmaz. Yâni, toplum ve seçkinlerin deli (= anormal) dedikleri, veli (= normal) olabilir.

Psikiyatrlar, neye göre karar verirler?!. Modern psikolojiye (= psikiyatriye, akla) göre. Onlar, çoğunlukla, para için çalışanlara (parayı değerli görenlere, paraya tapanlara), para ile ev, araba, vs. satın alanlara normal; parayı Allah yoluna ‘saçanlara’ deli; “zenginliği ve onuru” parada-pulda = şeylere sahip olmada arayanlara normal; fedakârlıkta = vermede arayanlara anormal diyorlar...

...

Bir de nefsini = onurunu hiçe sayanlar var; deliler genelde böyledir, ama ben bu delilerden pek haz etmem. Dinin tasavvufî yorumu, bizi buraya doğru iter. Oysa dinin, kimliksiz-kişiliksiz (= omurgasız), akılsız insanla işi yoktur. Din, insana şeref (= onur) verir; ve ondan şerefini (= onurunu) korumasını ister. Bunu kesinlikle enaniyetle (= şişik ego ile, kibir ile) karıştırmayın!. Din, insanın şerefini (= insanî şerefi = onuru), Azîz (= İzzet sahibi) olan Allah’a kullukta görürken; bilim, sosyal saygınlıkta (= sosyal normlara bağlılıkta, vs.) ve “toplusal sivrilikte” (= bi şekilde toplumun üst kademelerine tırmanışta = seçkinlikte) görür.

...

Delilikle dâhîlik veya delilikle velîlik arasındaki sınırı yatay ve dikey olarak ele alırsak, bu sınır nerede başlar, nerede biter?!. Bunu bizim bilmemiz mümkün değildir. Bence bu sınır sonsuz, aynı zamanda geçirgendir. Bizler, bu sınırın herhangi bir noktasına bakarak karar veriyoruz. Ma’nen, normal dünya ile anormal dünya (= şehâdet ile gayb) arasında gidiş-gelişler var; ama, fiilen âhiretten (= ölümden) dönüş yok. Ölünce, ölüm sonrası dünya bize anormal gelebilir, gelecek de!; işte o zaman, buradaki normal yargımızın/algımızın, yanlış veya hatalı olduğunu anlayacağız; ama iş, işten geçmiş olacak. 

Hasan-ı Basrî (r. anh’a) sormuşlar : Ashâbı nasıl bilirdiniz?!. (diye). Onları görseydiniz, deli sanırdınız, demiş. Hasan-ı Basrî (r. anh’a)’ın ölümü hicrî 110, milâdî 727. Aradan yüzyıl dahî geçmeden Müslümanların yaşam tarzı o kadar çook değişmiş olmalı ki (ki bu dönem, Emevî saltanatın pik yaptığı; normalin değiştiği dönemdir), Hasan-ı Basrî, o günkü Müslümanlarla Sahabîleri = Ashâbı böyle kıyaslamış = mukayese etmiş!.

Toplumlara endeskli normlar değişir; dün normal olan, bugün, bugün olmazsa yarın anormal olur, olabilir. Biz, çağlar boyu değişmeyen normların peşinde olmalıyız.

Allah katında din, Hz. Âdem’den kıyamete kadar İslâm’dır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK