YİTİK OLANI ARAMA
“İlim, Mü’min’in yitiğidir, onu nerede bulursa alır.” Hz. Muhammed (s.a.v.).
Buradaki ilim, hikmettir. Nitekim, bu hadisin başka versiyonu da “Hikmet, Mü’min’in yitiğidir, onu nerede bulursa alır.” şeklindedir.
Yitik, kaybolmuş (= zâyi olmuş), aranan şeydir.
Onu, kim, ne zaman kaybetmiş; kim arayacak, bulacaktır?!.
Herkes arayamaz; ilim adamları, hikmete tâlip olanlar arayacak ve bulacak.
İlim adamları, hikmet tâlipleri o yitiği tek başlarına mı, yoksa “iş ve güç birliği” (= istişâre) yaparak (= yardımlaşarak) ararlarsa mı, daha kolay bulabilirler?!.
İlim adamlarındaki veya hikmet tâliplerindeki eğilim, tek başlarına aramadan yana gibi görünüyor. Sanki kendileri, onu tek başlarına bulurlarsa, o (= ilim ve hikmet) onları “zengin”! edecek!.
İlim ve hikmet ganimet mi, mal mı, metâ mı?!.
İlim adamlarındaki, hikmet tâliplerindeki bu anlayış, onlara aradıklarını buldurmaz!. Çünkü, ilim ve hikmet böyle bişey değil. İlim ve hikmet, bencillere = kendi sırtından para kazananlara saçının tek telini dahî göstermez.
İlim ve hikmeti metâ gibi = prestij (= makam-mevkî, para kazanma) aracı gibi gören çağımız ilim adamlarının, hikmet tâliplerinin bu arayışı, onları ilme ve hikmete yaklaştırmadığı gibi, aksine onları kendinden uzaklaştırır. Bir ân önce ilim ve hikmet tâliplerinin akıllarını başlarına almaları, iş ve güç birliğine yanaşmaları şart. Sanki, onlar da kapitalist kültürden nasiplerini almışlar da ilim ve hikmet benim (= bizim) tekelimizde olsun, bizden başka kimse onu sahiplenmesin, diyorlar.
Bu, kibirdir. Çağımızın ilim ve hikmet arayıcıları, bu kibri üzerlerinden atamadıkları sürece, ne söyleseler, ne yazsalar boş; kimse onlara inanmaz, onları dinlemez; dinleseler de sözlerinin hiçbir bir etkisi olmaz. Kimse, kimseyi kandırmasın ve ilmi, egosuna (= kişisel çıkarlarına) sermaye yapmasın!. Böylelerine, ilim “yan gözle” bile bakmaz.
Kapitalizm, ‘te’lif ve patent’ adı altında ilmî sahaya da el attı; ilmi, sermayesine kattı; teknoloji üretmeyen (= teknolojiye = paraya dönüşmeyen) ilmi, ilim saymıyor. İlim, hele de hikmet, bu değil. İlim, para kazandıran (= para ile alınıp-satılan) bir metâ (= bir mal) değil; hidâyet kazandıran, insanları dünya-âhiret mutlu eden paha biçilmez bir “değer”!.
İlim (ve hikmet), ilmin (ve hikmetin) değerini bilmeyenlerin eline düşmemek için yitti (= gitti)!. Rasüller gibi, sahici, samimî, ciddî arayıcılarını bekliyor. İstisnâsız her Rasul muhataplarına : “Biz sizden herhangi bir ücret istemiyoruz; Bizim ücretimiz âlemlerin Rabbi Allah’a aittir.” demiştir. (Bknz. 10/72. 11/29. 11/51. 12/104. 25/57. 26/109. 26/127. 26/145. 26/164. 26/180. 34/47. 36/21. 38/86. 42/23. 68/46.)
İlim ve hikmet arayıcıları düzelmeden, insanlık düzelmez, düzelmeyecek. İnsanlığı “düzeltecek”! olanlar, düzgün ilim ve hikmet arayıcıları olacaktır. Düzgün ilim ve hikmet arayıcıları olmadan, yitik olan ilim ve hikmet de bulunmaz.
İnsanlar fıtraten, 'gelen sesin asıl sahibi kim?!.', diye bakıyor. Benim Sahibim (= Rabbim) sadece Allah, diyenlere rağbet ediyor, öbürlerini (= Allah'tan başkasından ücret alanları) samimî bulmuyor ve çok çabuk reddediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder