ZİHİN İNŞÂSI
Zihin inşâsı, zihniyet inşâsıdır. Zihniyet inşâsı da bilgi ile olur. Bilgi, nötrdür; ona değerini bizim niyetimiz verir. Niyet, bir işin neden ve niçin (= ne amaçla) yapılacağını “önceden” tasarlama, zihne koymadır.
Niyet, hayr (= iyi) olursa; aqıbet de hayr (= iyi) olur; kötü olursa, aqıbet de kötü olur. Niyet, hem başlangıç; hem sonuçtur.
“innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.” (2/156.)
Allah (rızası) için yapılmayan bütün işlerin (amellerin, ibâdetlerin), meşruluğu tartışılır; niyetleri sakattır, hastalıklıdır!. İbâdetlerimizin niyetleri bile “sakat”!. Gösteriş için ibâdet ediyoruz. = “fe-veyl-ül lil musallîn; ellezîne hüm séhůn.” (106/4-5.)
Para kazanmak (= zengin olmak), unvan-nam almak için çalışıyoruz. Yanlış anlaşılmasın!, para kazanmayalım, ün-unvan almayalım demiyorum; bunları nihaî hedef (= amaç, gaye) olarak görmeyelim, bunları Allah (rızası) için, Allah’ın dinine daha iyi hizmet için kullanalım ve zihniyetimizi de buna göre inşâ edelim, diyorum.
Ara hedefler, çook büyük şeytânî tuzaklarla dolu. Bu hedeflere takılır kalırsak, varmamız gereken Hedef’e varamayız.
“Bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu, gerçek hayattır. Keşke, bunun farkında olsalardı!.” (29/64. Ayrıca bknz. 47/36. 57/20. 62/11. 63/9. 102/1.)
“Bir kısım insanlar, ticaret ve eğlence görünce, Seni bırakarak ona yönelip gittiler. De ki: Allah’ın katında/yanında olanlar, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır; ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (62/11.)
“Ey iman edenler!. Mallarınız ve çocuklarınız, sizi Allah’ın Zikrini (= öğütlerini) dinlemekten (= Kitâb’ındaki emirlerini yerine getirmekten) alıkoymasın. Kimler bunu yaparsa, bilsinler ki asıl kaybedenler onlardır.” (63/9.)
Böyle bir gayeye (= amaca, hedefe) hizmet etmeyen, yol vermeyen her zihniyet (= düşünce), şeytanların (= çağdaş tağutların ve putların) tuzağına (= dinine, düzenine) takılı kalmıştır.
Kelime-i Şehâdet = Tevhîd (= Lâ ilâhe illâ-l Allah) bizi, şeytanlara (= çağdaş tağutlara ve putlara) kulluktan ve onların kurduğu düzenlere tutsaklıktan kurtarır. Şeytanlar (= çağdaş tağutlar ve putlar) da boş durmazlar; kendilerine, kendi dinlerine hizmet edecek “zihniyette adamlar”! yetiştirirler.
Yorumlar
Yorum Gönder