FENOMENOLOJİ

Fenomen, algılanan görüntü, görüngü; loji, bilim; fenomenoloji, görüntü/görüngübilim.

Fenomenolojinin anahtar kavramlarından biri, belki de en önemlisi, epokhedir. Epokheyi biz, tezahür ve tecelli kavramları ile karşılarız.

Epokhe nedir?!.

Gerekçe (= Yunanca) epekhein fiilinden; askıya (veya paranteze) alma/k.

Neyi?!.

Var olan her şeyi.

Var olan her şeyin “dışardaki varlığı”, bizim onları “algılamamıza” bağlıdır.

Var olan her şey, bize nasıl görünüyorlarsa (= biz onları nasıl algılıyorsak), o şekilde var/dır/lar.

Şeylerin bize görünmesi, bizim onlarla ilişkilerimizi de belirler. Her şey, herkese “aynı şekilde” görünmez; aynı şekilde görünmediği için de onlarla “aynı şekilde” ilişkiye, iletişime girmeyiz. Sözgelimi araba, ev, vb. şeyler, herkese aynı görünmez. Kimileri için bunlar araç, kimileri için amaçtır. Yani, kimileri ev ve araba almak için yaşar; kimileri de yaşamak için ev ve araba alır; bu “fark”, şeyleri görme biçimimizle ilgilidir.

Fenomenolojinin epokhesini biz, tezahür ve tecellî kelimeleriyle karşılıyoruz dedim. Tezahür, zehara’dan görünüm, görünüş, belirti; tecellî, celle ya da celele’den, belli olma, görünme, gözükme. İlkini (tezahürü), yaratılan varlıklar için; ikincisini (tecellîyi), Yaratıcı için kullanıyoruz. Tecellî Kitâb’ta beş yerde (Araf, 143, 187. Haşr, 3 ?. Şems, 3 ve Leyl, 2.); zehara (tezâhür), 59 yerde geçer; zahr, aynı zamanda sırt demektir. Biz, gördüğümüz şeyleri aynı ânda “tüm yönleri ile, her açıdan, içerden ve dışardan” göremeyiz. Yaratılanlar da (= şeyler de) Yaratıcı da, “bize nasıl görünüyorlarsa” bizim için öyledirler. Ve bizler, O’nunla ve onlarla, bize “göründükleri şekilde” ilgilenir, iletişime girer; yaratılanların da (= şeylerin de) Yaratıcı’nın “aslını” (= gerçek mâhiyetlerini) bilemeyiz.

“Ben, kulumun Bana olan zannı üzereyim. O Beni zikrettiği (andığı, hatırladığı) ânda onunla beraberim. O Beni kendi nefsinde (kendi kendine) zikrederse, Ben de onu Kendi Nefsimde zikrederim. O Beni bir toplulukta zikrederse, Ben onu ondan daha hayırlı bir toplulukta zikrederim. O Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana bir kulaç yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak gelirim.” (Buhari, 8/171. Müslim, 4/2061.)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK