CÜMLE

Tümce. Fiil, fâil ve mef’ûlü anlamlı bir bütün (= cümle) oluşturacak şekilde bir araya getirme. Türkçede fâil, özne; mef’ûl, nesne; fiil, fiil/eylem veya yüklem. Fiili fâil, belli bir mekânda, belli bir durumda ve belli bir zamanda yapar; bunlara yer, durum ve zaman zarfları denir. Okuyorum, cümlesinde, fâil, ben; fiil, okuma; mef’ûl, gizli, kitap veya okul olabilir. Fiil, eylem/eyleme, bi şeye eylem yüklemedir. Eylem/eyleme için fâilde (= öznede) belli bir güç (= takat, derman) olmalıdır; bu güç (= takat, derman) fâile nereden gelir?!.

Sözgelimi, okumak istesem ama okuyamasam, yürümek istesem ama yürüyemesem, yutmak istesem ama yutamasam, konuşmak istesem ama konuşamasam, ... önceden okumuş (okumayı öğrenmiş), şimdi okuyamıyorsam; önceden yürümüş, şimdi yürüyemiyorsam; önceden yemiş-içmiş, şimdi yiyip-içemeyiyorsam; önceden konuşmuş, şimdi konuşamıyorsam; ... akinezi hastası olan bi çok insan var.

Bu insanların gücü (= takati, dermanı) nereye gitti; veya bu gücü (= takati, dermanı) onlara (önce) kim verdi, (sonra da) kim aldı?!.

Bir cümle kurduğumuzda, cümle sona erer mi = nihâi anlamda cümleye noktayı kim koyar?!. Sorudaki ilk cümle, dilbilgisindeki bizim kurduğumuz cümle; ikinci cümle, varlık bilgisindeki (ontolojideki, filmin bütünlüğündeki) cümle; bütünlük, tümlük anlamındaki cümle. Varlık bilgisindeki (ontolojideki, filmin bütünlüğündeki) cümlenin Fâili Allah'tır; O, Fa’âl’dir (= Fa’âl-ül limâ yürîd’ = Dilediğini yapandır.)

O, dilediğine okuma, yürüme, yeme-içme, konuşma, düşünme, ... gücü verir; dilediğinden bu güçleri geri alır. Sözgelimi, hayvanlara konuşma ve düşünme (= akletme) gücü vermemiştir. Dilerse, insana verdiği güçlerin bir kısmını da geri alabilir; daha fazlasını da (daha mükemmellerini de) verebilir.

Pekiî keyfî olarak mı alır-verir?!.

Hayır. Burada verdiklerini nasıl kullandığına = şükredip-etmediğine = burada verdiklerini doğru yerde kullanılıp-kullanmadığına bakarak!. Diyecek ki : sana bunları dünyada verdim, değerini bilmedin; alıyorum; sana da verdim, değerini bildin, hakkını verdin, artırıyorum...

Ayrıca, bilin = aklınız başınıza gelsin diye, sizlere dünyada verdiklerimin bazılarını geri alıp, tekrar vererek veya artık vermeyerek, sizleri deniyorum.

Ama siz, Beni = Gerçek Fâili olarak gör/e/miyor = bul/a/mıyorsunuz; bütün cümleyi/cümleleri sadece bizler kurarız diyorsunuz!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK