OKUMA BİÇİMLERİ

Kıraat. Tilâvet ve Tertîl.

Üçü de okuma. Kıraat, lafzı (elfâzı); tertil, manayı; tilâvet, maksadı okumadır, denir. Ben de bu görüşe katılıyorum. Okuma, kıraatla başlar; tertil ile devam eder (= derinleşir); tilâvet ile kemâl bulur.( Tertîl ile tilâvet yer değiştirebilir.) Tertîl, ikişer kez sadece Furkan 32 ve Müzzemmil 4’de geçer. Tilâvet ise, 63 yerde. Sayılar bize bişey söylüyorsa, asıl olan tilâvet = maksada uygun okumadır.

Pekiî, maksat sevap kazanma mıdır?!. Sevap kazanmadan ne anladığımıza bağlı. Bu yazı, tertîl hakkında olacak.

Tertîl, okunanı düzenli, sürekli, ağır ağır (= anlaya anlaya) okumadır. Düzenli, sürekli ve ağır ağır okumaktan maksat da anlamadır = tertîldir. Okunan, o ân için parçalı/spesifik (= bütünden kopuk) bir metindir veya olay/olgudur. Okurken, ilk etapta, o metinin veya olay/olgunun ne anlama geldiğini anlamaya (= tertîle); sonra da tüm metinlerin veya olay/olguların oluş (söyleyiş-yazılış) maksatlarını anlamaya/kavramaya (= tilâvete) doğru bir yol takip edilmelidir.

Tertîlle parçalı hikmet; tilâvetle (aranan) hikmet bulunur. 

“Kâfirler : Kur’an ona bir bütün olarak bir kerede indirilseydi ya!, diyorlar. Oysa, Biz Onu (Sana) böyle tutarlı bir bütün oluşturacak şekilde belli bir düzen içinde ağır ağır vahy ediyoruz ki Onunla Senin kalbini pekiştirelim.” (25/32.) =  لِنُثَبِّتَ بِه۪ فُؤٰادَكَ 

“Ey örtülere bürünen!. Gece biraz ilerleyince kalk!. Gecenin yarısında yahut biraz önce ya da sonra. Ağır ağır Kur’ân oku!.” (73/1-4.) = وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْت۪يلاًۜ

Kalbin pekişmesi, okuduğunun doğruluğunu anlama değil mi?!. Buradaki okuma, görmeyi de duymayı da yaşananlarını anlamayı da (şimdilik parçalı hikmeti) içerir. Bu tür okumalar arttıkça, bütüncül hikmet (= tilâvet) oluşmaya başlar.

Kur’ân’ı kıraatla okuyana kârî (= okuyucu); bazı (çoğu mu deseydim) hafızlara da kurrâ denir. Kârî ve kurrâların Kur’ân’ı tertîl üzere okuması; bu okumadan tilâvete geçmesi elzemdir. Böyle bir okuma sürecine girilmeden Kur’an’ın hayatla bağı kurulamaz. = Kur’ân, hayat olamaz. 

Tilâvet, maksadı (= gayeyi/amacı/hedefi) bulmak için okuma. Bi zahmet Kitâb’ta içinde tilâvet geçen 63 âyeti bulup bi bakın. Belki bu sayede o maksat, size de “câzip” gelir. Ben, Bakara, 44’ü vereyim :

“Kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı (= birr’i) mı emrediyor/öğütlüyorsunuz, hem de Kitâb’ı (= İlahî Kelâm’ı) okuyup durduğunuz hâlde! = (تتلون)!. Siz hiç aklınızı kullanmıyor  musunuz?!.”

اَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ اَنْفُسَكُمْ وَاَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Siz erdemli olmazsanız ve insanlara erdemi ve iyiliği emreder/öğütlerseniz, insanlar size kulak verir mi?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ