NAMAZIN MAKSADI

Niye namaz kılarız; namaz kılmanın gayesi ne; Allah bize namazı emretmekle neyi kastetmiş olabilir?!. Bu soruların ortak cevabı : Allah’ın rızasını kazanmak. (= Allah rızası için namaz kılarız; Allah’ın rızasına ermek namaz kılarız; Allah bize namazı Kendi rızası için emretmiştir.)

Allah rızası (= Allah’ın rızasını kazanma), bize ötede cenneti garantileyecek de; bunun bu dünyada bize nasıl bir faydası olacak; bu rıza, bizim burada ne işimize yarayacak?!.

Genelde tüm ibâdetler, özelde de namaz, herhangi bir dünyevî ve uhrevî fayda için yapılmaz (kılınmaz, edâ edilmez); sadece Allah rızası için kılınır, der Fıkıh. Kitâb, bize namazın dünyevî maksadını da verir. Namaz, kişiyi fahşâ ve münkerden (= tüm kötülüklerden) alıkoyar, uzak tutar. (29/45.), der. Kötülükten uzak duran biri, iyilik yapar; yoksa yaşayamaz, değil mi?!.

Arapçada (= dinde) namazın adı, salât. Namaz kılana musallî, denir. Namaz kılma eylemi/fiili, sallâ-yusallî. Bu fiili Allah, Kendi ve melekleri için de kullanır. “Hüve-llezî yusallî aleyküm ve melâiketüHû li-yuhriceküm mine-z zulumâti ile-n nûr...” (33/43.) Allah ve melekleri, sizi karanlıktan aydınlığa (= zulümâttan nûra) çıkarmak için salât ederler. Buradaki yusallî, meallerde rahmet ederler, destek verirler, duâ-istiğfâr ederler (Diyanet Vakfı meali), nimet bahşederler, acırlar (= merhamet ederler) gibi anlamlarla karşılanmış.

Yusallî, namaz kılmak ise, namaz da Allah için kılınırsa, Allah ve melekleri kimin için yusallî eder?!. Bizi, karanlıktan aydınlığa (= zulümâttan nûra) çıkarmak için. (33/43.)

Karanlıktan aydınlığa (= zulümâttan nûra) çıkmak; artık, kişinin önünü (= her gördüğünü) iyi görmesi, her şeyi olduğu gibi tanıması, bilmesi, (= hidâyet) değil midir?!.

...

Namaz, karanlıktan aydınlığa (= zulümâttan nûra) çıkmak, kötülüklerden uzak durmak için kılınır ve kıldırılır. 

Namaz, salt 15-20 dakikalık (günde 2 saatlik) bir ritüel, ve bu ritüelle biten (= sona eren) bir görev değildir. Gün 24 saattir; 8 saati uykuya çıkın; 2 saat namaz; etti 10; geri kalan 14 saat, “namazsız” mı geçecek?!. Bu 14 saati namaz dizayn etmiyorsa; bu 14 saatte, namaz kılan kişi iyilik yapmıyorsa (= emr-i bil ma’ruf nehy-i an-il münkerden uzak ise); namaz kılmayanlar gibi yaşıyorsa, gücü yettiği, imkânı el verdiği hâlde Allah’ın diğer emirlerini yapmıyorsa; o namaz, namaz olmaz; içi/ruhu boş bir ritüel olarak kalır.

İlgili âyetten bir önceki âyet, sabah-akşam O'nu tesbih edin = ve sebbihûHü bükraten ve asîlâ.” (33/42.) Ondan bir önceki âyet, “vezkürullahe zikran kesîrâ” = Allah’ı çook zikredin! (= her dâim hatırlayın!) der. (33/41) Bu, sürekli tesbih çekin, tesbih elinizden düşmesin, demek değil; her işinizi Allah için (= Allah’ın rızası için, Allah emrettiği için) yapın, demektir.

Namaz bizi böyle bir hayata hazırlar; zaten böyle bir hayatın önü de sonu da Rıza’dır, H/huzur’dur (= sürekli Huzur’da olmaktır), N/nûrdur, mutluluktur.

Namaz, böyle bir hayat "bilincini/şuurunu" sürekli diri tutan bir ibâdettir. Allah-u A’lem, üzerinde bu kadar önem ve hassasiyetle durulması, ve 'dinin direği' olarak nitelenmesi, bunun içindir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK