BİLGİ/NİN TASNİFİ
Kütüphanecilik okudum; Sınıflama (= Tasnif) dersi aldım; bilgilerin taşındığı kitapları sınıflayan iki sistemi (= DOS ve LC’yi) de iyi-kötü, az-buçuk biliyorum; ama kastım böyle bişey değil; kastım, bilgiyi değere/değerine göre sınıflama = tasnif etme. Böyle bir tasnif, ister-istemez ‘hiyerarşik gibi’! görünür, yâni yatay değil dikey olarak. Biz de, böyle bir bilginin izini, en değersizden, en değerliye doğru takip ederiz.
Meseleye böyle bakınca, en değerli bilgi, EN DEĞERLİ OLAN’ın bilgisi olur. İnsanlar da buna göre pozisyon alır, sınıflanır, gruplanır. Sözgelimi, kişi için en değerli olan para ise, o kişi paranın (= para kazanmanın bilgisi) peşinde olur. Değerli olan dünyevî bir makam (= şan-şöhret, unvan, nam, titr, vb.) ise, onun (onların) bilgisinin peşinden gider. Kendi değerli ise, kendini bilmeye gayret eder; ki, Stoacılarda, Yeni Platoncularda, klasik ve modern Tasavvufun ana damarında bu vardır. Bunlar, buradan Tanrı Bilgisine (= Tanrı’ya) “sıçramayı” denemişler ama bu, çok da mümkün olmamış veya doğru bir şekilde bize aktarılamamıştır!. Bu yolda belli bir mesafe alanlar, “Ene-l Hakk; Tanrı, benim cübbemin içinde, gibi şeyler” söyleyerek (= şatahatlarda bulunarak), tekrar kendilerine geri dönmüşlerdir!...
Mü’min, Muvahhid, Müslim (= Müslüman) bir kişi için, Tanrı EN DEĞERLİ VARLIK ise, kanaatime göre bu kişi, kendini terk etmeden (= fenâfillah’a ermeden) Tanrı Bilgisi ile (= Tanrı ile) tanışamaz!. Ama onun bu çabası, çook değerlidir, takdire şayandır; o kişi, doğru yoldadır.
Yorumlar
Yorum Gönder