İLÂH
Aramicesi Elah. İbranicesi Eloah. Arapçası İlâh. Tek El-İlâh, Allah. Kadim dillerde, baştaki El ve sondaki He ortak. Muhtemelen, Arapçadaki ilâh, El ile He’nin (= Hüve’nin) birleşimi; ortadaki elif ise, El ile He’yi kaynaştırıyor.
Gerçekte Allah’tan başka ilâh yok; ama insanlar, Allah’a eş (ortak, şirk) koşmakta, ilâhları çoğaltmakta; onlara dişilik bile atfetmekte; ilâhe, dişi ilâh; élihe, ilâhlar, demek.
İslâm, El-İlâh olan Allah dışındaki tüm ilâhları reddeden bir dindir.
İslâm düşmanları İslâm’ı, ilâhları Bir’lemek = Bir’e indirmekle suçlarlar.
“O, bunca ilâhı, bir tek ilâh mı yapmış?!. Kuşkusuz bu şaşılacak bir şeydir.” (38/5. Ayrıca Bknz. 2/163. 16/22. 18/110. 21/108.)
İlâh, Sözü dinlenen, Emrine baş üstüne denen, tapılan, Emrine aykırı hareket edildiğinde yine Kendisinden af dilenen, Kendisine sığınılan, Kendisinden başka (büyük) bir gücün olmadığına inanılan VARLIK’tır. Böyle bir VARLIK, iki veya daha fazla olamaz; olursa, bu varlıklar kendi aralarında kavga ederler ve kâinat savaş alanına döner.
İçerdeki ve dışardaki sulh (= barış ve huzur), BİR TEK İLÂH’ın egemenliğine boyun eğmekten, sadece O’na tapmaktan ve O’nu Rab bilmekten geçer.
Mağara arkadaşlarının (= Ashâb-ı Kehf’in) mücadelesi, ilâhları birleme, sahte ilâhları reddetme mücadelesidir. Sahte ilâhlar, GERÇEK İLÂH’ın dinine (= kâinata koyduğu düzene, sisteme) alternatif düzenler (= dinler, sistemler) va’zederler ve O’nun dinini beğenmeyerek reddederler.
“Lâ ilâhe illâ-l Allah” demek, Allah’ın dininden (= kâinata koyduğu düzenden, sistemden) başka alternatif düzenleri (= dinleri, sistemleri) reddetmek, onlara “hayır” demek; ve Allah’ın dinine “evet” demektir.
Sahte ilâhların egemen olduğu düzenlere (= dinlere, sistemlere) “hayır” demek, destek vermemek, normalde cezayı ve sürgünü gerektirir.
Kritik soru şu : Bizler, “Lâ ilâhe illâ-l Allah” dediğimiz hâlde, sahte ilâhlar veya onların emirlerine boyun eğenler, bize niye ceza vermiyorlar veya bizi niye sürgüne göndermiyorlar; onlar, Mekke müşriklerinden daha mı akıllılar; veya bizler “Lâ ilâhe illâ-l Allah’ı” Onlar (= Efendimiz ve ashâbı gibi) gibi söyleyemiyor muyuz?!.
Bunun iki cevabı var. 1. Bugün sahte ilâh filan yok; herkes, GERÇEK İLÂH ALLAH’ın emrinde. 2. Sahte ilâhlar var, ve onlar, bizim “Lâ ilâhe illâ-l Allah” sözümüzün “içinin boş”! olduğunu, bu Sözün artık “tehlikesiz”! olduğunu biliyorlar; bu yüzden bize dokunmuyorlar; ya da, bu sahte ilâhların bizim ilâhımızla bir problemi yok. “Sezar’ın hakkı Sezar’a; Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya.” (= Laiklik.) Sezar, dünyayı yönetsin; Tanrı da (olmayan!) âhireti. Âhiretin var olduğuna inansak, dünyayı bu şekilde yönetmezdik.
Hz. Âdem (a.s.)’dan Hz. Muhammed (a.s.)’a kadar bütün Rasüller (ve de dinler, ki hepsinin adı Allah’a teslimiyet anlamında İslâm’dır), ilâhın Bir (= Vâhid) olduğunu söylerler.
Bir başka kritik soru ile yazıyı noktalıyorum. Fiillerimiz, eylemlerimiz, yaşantımızla (= fiilî hayatımızla) şirkin içinde, göbeğinde; söylemlerimizle (= sözlerimizle) şirkin dışında (= Tevhîd’de) mıyız?!. Soruyu şöyle de sorabilirim : Eylemlerimiz söylemlerimizle, söylemlerimiz eylemlerimizle uyumlu mu?!.
1.8 milyar insan, “Lâ ilâhe illâ-l Allah” diyor ama neredeyse tüm dünyada sahte ilâhlar hüküm sürüyor.
Bu işte bi yanlışlık veya eksiklik var; (mı?!) bilemedim!.
Yorumlar
Yorum Gönder