İNNÂ LİLLÂH...
“innâ lillah’i ve innâ ileyHi râciûn.” (2/156.)
Âyet, 153’ten itibaren okunursa, iman edenlerden söz edildiği görülür. Onların başına bir musîbet (kötülük değil; felâket, belâ, dert, sıkıntı, vb.) geldiğinde, “innâ lillah’i ve innâ ileyHi râciûn.” derler.
Ne demek isterler?!.
1. Allah’tan geldik, Allah’a döneceğiz.
2. Biz Allah’a aidiz, yine O’na döneceğiz.
3. Biz Allah içiniz, dönüşümüz de O’na. = Biz Allah için varız, dönüşümüz de O’na olacak.
4. Biz Allah’ın kullarıyız, O’na döneceğiz.
Bu dört anlamın hangisi doğru?!.
Li, harf-i ceri, için anlamı verir. Bu yemek, kimin için?’deki için gibi. İnsanlara tanıklık/şâhitlik yapmanız için (li-tekûnû) sizi “vasat” bir ümmet yaptık. (2/143.)’daki li = için gibi...
İçin (= li), hem sebep/neden, hem de gaye/amaç bildirir. Bizi yoktan yaratan/var eden Allah, bizi öyle ya da böyle Kendine (= ileyHi) çekiyor!. (= ileyHi'deki Hi, Hüve/O; ilâ harf-i ceri Hüve’yi Hi, kesra yapmış.) Belki de Allah, Allah-u A’lem, kimimizi yine/yeniden yok (mahv, helâk) edecek; kimimizin varlığını da devam ettirecek. Belki de, Allah-u A’lem, Allah, kimimize azabıyla-gazabıyla ve kahrıyla; kimimize de lütfu-keremi ve merhametiyle muamele edecek. O, hem Rahmân, Rahîm ve Kerîm; hem de Kahhâr, Cebbâr ve Azîz-ün(in)tikâm’dır.
O’nun Rahmeti de gadabı/gazabı, azabı da aslâ tesadüfî ve keyfî değildir; ama “Rahmeti, gadabını/gazabını geçmiştir.” (Kutsî Hadis) Yine de O’nun gadabına/gazabına dönmemek için dikkatli (= taqvâlı) olmamız gerekiyor.
Kaçış yok, herkes O’na dönecek, dönecek de, O’ndaki hangi hâle (= sıfata, fiile) dönecek?!.
Yorumlar
Yorum Gönder