YEMÎN

Kasem. Îlâ.

Kasem, bi şeyin (= söz, davranış ve olayın/vakıanın) doğruluğu veya yanlışlığına Allah’ı veya kutsal bi şeyi şahit tutma. Îlâ, bi şeyi yapmaya veya yapmamaya Allah’ı şahit tutarak azmetme, yemin etme. Îlâ, erkeğin belli bir süre hanımına, hanımın kocasına yaklaşmaması üzerine yemin etmesi, onu yalnızlığa terk etmesi. Bunlar, insanların yaptığı yeminler; ben Allah’ın yaptığı yeminlerden söz edeceğim.

Allah neye ve niye yemin eder?!.

Yemin, sözün doğruluğuna Allah’ı şahit tutma ise; Allah, Sözünün doğruluğuna neyi, kimi şâhit tutar?!.

Mekkî Sûrelerin çoğu yeminle başlar; bir değil, bi çok kere yemin edilir. Kıyâme Sûresi, kıyamet gününe, kendini kınayan nefse yeminle başlar. Fecr Sûresinin ilk dört âyeti, Beled Sûresinin ilk üç âyeti, Şems Sûresinin ilk yedi âyeti, Leyl Sûresinin ilk dört âyeti, Duhâ Sûresinin ilk iki âyeti, Tîn Sûresinin ilk üç âyeti yemindir.

Bu yeminler niye yapılır?!.

İnsanları inandırmak için.

Hâşâ Allah, yalan yere yemin eder mi?!. Allah, yeminine neyi, kimi şâhit tutar?!.

Etmez. Her şeyi, herkesi (= Güneşi, Ayı, Geceyi, Gündüzü, Nefsi = Seni, Beni, Bu Beldeyi/Mekke’yi, vs.) şâhit tutar. O’nun her Sözüne, doğruyu söylediğine, herkes ve her şey şâhittir. Ama biz bu şâhitliğin ayırdında = farkında değiliz!. Allah’a şâhitlik yapmaktan imtinâ ediyoruz; “eşhedü” dediğimiz hâlde, âdetâ O’na : ‘Sen doğru sözlü değilsin.’! der gibi davranıyor, yaşıyoruz!.

İnsanoğlu, o kadar kenûd = inatçı ve nankör (100/6) bir mahlûk ki, Rabbini yemine “mecbur”! ediyor, üstelik Rabbinin yeminine bile inanmıyor, güvenmiyor.

Allah’ın Sözüne (Allah’a) inanmayan, itibar etmeyen bir insan, kimin sözüne (kime) inanabilir, itibar edebilir?!.

Şeytana, şeytanlara. (= putlara, tağutlara.)

Biz inanıyoruz mu diyoruz; yoksa, inanıyormuş gibi mi görünüyoruz?!. Gerçekten inananla, inanıyormuş gibi görünen aynı değil, olmayacak da.

Benim yeminimin sizin katınızda bir hükmü/değeri varsa, ben de yemin ederim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK