KAVGA
Düşük yoğunluklu kavgaya mücadele; yüksek yoğunluklu kavgaya muharebe denebilir. Mücadele, tartışma, didişme, çekişme; muharebe, savaşma, çatışma, çarpışmadır.
40 yıldır, Türklerle Kürtlerin örgütlü-ideolojik yapıları arasında yüksek yoğunluklu bir kavga sürüyor. Örgütlü yapıları arasında diyorum; çünkü bu iki etnisitenin ahâlisi arasında çook ciddî, yüksek yoğunluklu bir kavga yok, olmadı, olmaz da; yüksek yoğunluklu bu kavga, onları temsil eden milliyetçi (= ırkçı) elitler ve örgütlü güçler arasında.
Yüksek yoğunluklu kavgaya savaş, demiştim. Şimdilerde bu, düşük yoğunluklu bir kavgaya dönüşmek üzere. Çünkü, içerideki ve dışarıdaki konjonktür (güçler) de, artık bu yüksek yoğunluklu kavganın bitmesini istiyorlar.
Pekiî, 40 yıldır bu kadar kan neden döküldü, bu kadar can neden fedâ (= şehit) edildi?!.
Bugün, bu sorunun cevabının verilmesi şöyle dursun, böyle bir sorunun sorulması bile tehlikeli ve yasak!. Susun! = konuşmayın!, deniyor; ben de, bu yüksek yoğunluklu kavga = savaş bitsin diye susuyor = konuşmuyorum; ama bu suskunluk bana acı veriyor. İsmet Özel buna çıdam demişti. O (= İ. Ö.), bu kelimeyi bu anlamda mı kullandı, bilmiyorum ama ben bu kelimeye (= çıdama) acı veren sabır (= suskunluk) diyorum.
...
Susmak, ses çıkarmamaktır.
Ses, sesli harflerden çıkar. Artık, kelimelerdeki sesleri = sesli harfleri ( veya harekeleri) atalım!. = sessiz konuşalım!.
...
(İlâve not : Kur'ân'ın harekelenmesi ve Ona noktalama işaretlerinin konulması (= secâvend) Abdülmelik b. Mervan zamanında (h. 86, m.705) yapılmıştır; bundan önce Kur'ân harekesiz okunan bir Kitâb'dır. Ben, bazen Kur'ân'ı harekesiz okumaya da çalışırım.)
...
Sözgelimi, savaştaki sesli harfleri = a’ları atarsak, geriye SVŞ kalır; o zaman bu SVŞ, seviş diye de sıvış diye de okunabilir.
Düşük yoğunluklu savaşa geçmek, âdetâ, “savaşma!, seviş!.”, demek gibi bi şey. Sevgililer de sevişerek savaşır. Çünkü salt sevgi de salt savaş da yıkıcıdır. Dikkat!. 40 yıldır bu kavganın müsebbipleri çook kolay sıvışacaklar gibi!.
Plan tutarsa (= işlerse), bi 40 yıl da, düşük yoğunluklu savaşalım = sevişelim; daha doğrusu sevişerek savaşalım da; sıvışanlara ceza vermeyi unutmayalım!.
Hayatta acı da var, sevinç de. Hep/sürekli acı, hep/sürekli sevinç, ‘çekilmez’! oluyor; en iyisi, biraz = dengeli acı, biraz = dengeli sevinç. Böyle bir durum (= böyle bir fırsat) karşısında, birden/âniden sevinirsek veya birden/âniden üzülürsek, şoka gireriz.
Yorumlar
Yorum Gönder